Dolar

32,3276

Euro

35,0668

Altın

2.298,17

Bist

9.058,44

Ürdün'ün mültecileri: Bölgesel krizin insan tablosu

Ürdün 600.000 Suriyeli mültecinin artan ihtiyaçlarının yükünün altında kalmaya başladı. Hükümet yetkilileri ve yardım kuruluşları sürekli artan ihtiyaçlara karşı kaynakların azaldığı konusunda uyarıyor

10 Yıl Önce Güncellendi

2014-12-11 16:24:13

Ürdün'ün mültecileri: Bölgesel krizin insan tablosu

TİMETURK - ÖZEL

Çatışmadan kaçan Suriyeliler ülkenin mülteci nüfusunun çok az kısmını oluşturuyorlar. Yıllardır,sadece birkaç milyonluk nüfusa sahip olan minik krallık, Suriye, Filistin ve Irak'tan gelen ailelere kapılarını açtı.

IRIN, bu zengin insan mozaiğini görmek, anlamak ve mülteciler hakkında daha fazla bilgi edinmek için Amman'a gitti. Kabul edildikleri ülkeler tarafından nasıl yardım edildiği ve yaşadıklarını göstermek amacı ile farklı kuşaklardan beş değişik hikaye anlatacağız.

Ürdün'de yaşayan iki milyon üzerindeki çoğu Filistinli Ürdün vatandaşlığına sahip, ancak sahip oldukları pasaportta farklı haklar gözetiliyor.

Yani bazı Filistinliler istihdama tam erişim sağlayıp,mülkiyet,eğitim,sağlık hizmetleri alabilirken, diğerleri çalışma iznine ve okumak için yüksek tutarda harç ödemek zorunda bırakılıyor.



Sosyal kalkınma bakanı Reem Abu Hasan : ''Bazı meslekler sadece Ürdünlüler için, ancak bazı mesleklerde diğerlerine de öncelik veriliyor. Filistin kamplarında yüksek bir işsizlik oranı var ancak aynı şekilde Ürdün toplumunda da işsizlik oranı yüksek,'' açıklamalarında bulundu.

Buna karşılık Ürdün'de yaşayan Iraklılar Ürdün pasaportu alamıyor ve ödeme yapmadıkça çalışmalarına imkan sağlayacak kalıcı oturum izni verilmiyor.

Ürdün'deki Iraklıların varlıklı iş adamları olduğu algısı yüksek.

Ürdün'de yaşayan Suriyeliler, Iraklılar gibi ekonomik sıkıntıya yol açan çalışma kısıtlamalarıyla mücadele ediyor. Amman Suriye Kadınlar Derneği mülteci programının başkanı Masara Srass'a göre, 2011'den beri ülkeye gelen genç Suriyeliler ailelerine destek olabilmek için okulu bırakıp kara borsadan çalışıyorlar.

Bu sadece paralel ve düzensiz bir iş gücü oluşturmuyor aynı zamanda genç Suriyelilerin eğitimini elinden çalıyor.

Uluslararası STK'lar 2011 Suriye krizinin başından bu yana Ürdün'de şu anda 60.000 çocuğun çalıştığını düşünüyor.

Farklı mülteci dalgasını birleştiren temaları var. Birçoğu üçüncü bir ülkeye yerleşmeyi bekliyor, özellikle Iraklılar. ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre bunun için yıllardır bekliyorlar, dünya çapındaki mültecilerden yüzde birinden daha azı üçüncü bir ülkeye yerleşti ve istisnai durumlar nedeni ile geri çekildiler.

Ürdün'de yaşamanın kendi ülkelerine dönmekten çok daha iyi olduğunu hepsi kabul ediyor.

Yerinden edilmiş gaziler



Adı: Ebu Muhammed

Gelme tarihi: 1954

Geldiği yer: Batı Şeria, İşgal Altındaki Filistin Toprakları

En büyük hayali: Çocuklarını eğitmek ve bir gün anavatanına geri dönmek

Şimdi nerede: Sağlık sorunları nedeniyle emekli oldu.

Ebu Muhammed'in ailesi 1948 yılında Filistin'i terk etti. Arap-İsrail savaşından kaçan mültecilerin çoğu önce Lübnan'a sonra Suriye'ye ve ordanda Ürdün'e yerleşti.

Ebu Muhammed, 1954 yılında Kuzey Ürdün , Irbid Mülteci kampında doğdu.

Ebu Muhammed 7 yaşındayken çadır kampı, Tall isimli tepelik bir araziye taşındı ve şimdi bölgenin yoğun bir kentsel alana dönüşmesini sağlayan insanlar tarafından daha kalıcı yapılar inşa etmeye başlandı.

60 yaşındaki Ebu Muhammed : ''Başlangıçta sadece çadırlar vardı ve insanlar çamurdan evler yapmaya başladı. Bir yada iki oda ile yapmaya başladılar. Başlangıçta sadece bir mücadeleydi. Elektrik ve su yoktu. Yağmur yağdığı zaman kamp çamura bulanıyordu ve evlerin zayıf duvarları çöküyordu,'' diye anımsadı.

Ebu Muhammed bir çocukken temel ihtiyaçların ne kadar zor karşılandığını hatırlıyordu. Annesi ve ablalarının su alabilmek için çeşmeye kadar 3 km yürüdüğünü ve 20 kiloluk suları kafalarında taşıdıklarını anlattı. Gördüğü en kötü manzaranın yardım kuruluşları tarafından dağıtılan gıda yüzünden kadınların ve erkeklerin kavga etmesiydi.

Kentleşmiş bir beton yığını olarak 25.000 'den fazla kayıtlı mülteciye ev sahipliği yapan Irbid kampı bugün hala duruyor.

Hala kampta yaşayan Ebu Muhammed buranın onun evi olduğunu söyledi:

''Şahsen kampta yaşamayı seviyorum çünkü buna alıştım. Dışarıda yaşayamazdım.''

Ailesi, temel yaşam ihtiyaçlarına odaklanırken bugün altı çocuk babası olarak en çok önem verdiği şey eğitim.

Çocuklarının okul giderlerini ödemek için kampta bazı gayri resmi arazi sattığını söyledi. Eşi ve kendisi az eğitim almışlar.

Ebu: ''Umarım bizden daha iyi bir yaşama ve geleceğe sahip olurlar.''

Ailenin şimdiye kadar yaptıkları fedakarlıklar geri dönüyor. 18 yaşındaki oğlu Abdurrahman lisede okuyor ve üniversitede işletme okumak istiyor. Çiftin en büyük oğlu Muhammed, muhasebeci oldu ve Suudi Arabistan'a taşındı.

Muhammed: ''Filistinli annelerin yükleri daha ağır çünkü hayatta aynı görevlere sahipler.Bizim için en önemli olan şey çocuklarımızın eğitim alması. Eğitimsiz bir kişinin eğitimli bir kişiyle benzer hayatı sürebileceğine inanmıyorum,'' dedi.



Aile Ürdün'e yerleşmiş, vatandaşlık ve pasaport almış olsa bile Filistin hakkında konuşurken hala kaybetme duygusunu yaşıyorlar.

Ebu Muhammed : '' Orada (Filistin) bana bir çadır verselerdi, kendi ülkemde yaşar gibi hissedebilir ve en mutlu adam olurdum.''

Eğitim, eğitim, eğitim

Adı: Ebu Halid

Gelme tarihi:
1967

Geldiği yer: Batı Şeria, İşgal Altındaki Filistin Toprakları

En büyük hayali: Çocuklarını eğitmek

Şimdi neredeler?:
Amman'da eczacı asistanı

Ebu Halid Batı Şeria'da Aqabat Cabir mülteci kampında doğdu. 1967'de Yahudilerin 6 günlük savaşta ele geçirdiği Golan Tepeleri, Batı Şeria ve Suriye, Ürdün ve Mısır'dan Sina Yarımadası henüz işgal edilmemişti.

1967 yılında altı günlük savaştan kaçan Ebu Halid ve ailesi Ürdün'de El-Karameh bölgesine taşındı. Babası bir yıllık kiralanan bir çiftlikte yaşamlarını kurdu ve 1968 yılında İsrail ve Fetih arasındaki savaştan dolayı Ürdün'e taşınmak zorunda kaldılar.

Amman yakınlarındaki Wadi al-Rimam kampına ulaştıktan sonra aile 256 Ürdün dinarına prefabrik bir daire satın aldı. Annesi bunun için altın bileziklerini sattı.

7 kişilik aile metal bir çatı altında, banyo olmadan burada yaşadı. Daha sonra aile çürük duvarları tamir etti.

Ebu Halid 5 oğluna iyi bir eğitim sunabilmek için gecenin geç saatlerine kadar çift vardiya çalışıyor. Karısı Um Halid'in mesleği ise öğretmenlik. Bölgede özel ders veriyor. Üniversite harçlarını ödeyebilmek için aileden ve arkadaşlarından borç alıyorlar.

Ebu Halid: ''Ben ve eşimin hayatta tek hedefi var. Büyük bir ev yada araba almayı,çok para kazanmayı umursamadık. Tek endişemiz çocuklarımızı eğitmek. Çocuklarımız için kemer sıkarak yaşadık ve büyüdüklerinde eğitimleri için gereken ödemeyi yapabiliyoruz.''



Um Halid için hayatında en mutlu olduğu anlardan biri en büyük oğlunun doktor olmasıydı.

Aile şimdi Ürdün vatandaşı ve pasaportları var ama hala Filistinli mülteciler olarak kabul ediliyorlar. Bu çalışabilecekleri ama her zaman eşit muamele görmeyecekleri anlamına geliyor.

Ebu Halid Hava Kuvvetlerinin bakım bölümünde bir pozisyon için başvuruda bulunduğu zaman görevli kişi, belgelerinde Filistinli olduğu yazıyor diye kabul etmemişti.

''Filistin kökenli insanları istemiyorlar. Bu işleri Ürdünlülerin yapmasını istiyorlar.Belgelerim tamamen hazırdı. Neden beni kabul etmediler? Bazen hayatımın belirsiz olduğunu hissediyorum, iki ateş arasındayım. Kendi vatanımda değilim ve kendi vatanıma dönemiyorum. Burda rahat değilim ve oraya dönersem rahat olamayacağım ve yaşayamayacağım.''

İki dünya arasında



Adı - Masara Srass

Geldiği tarih: 1982

Geldiği yer:Humus, Suriye

En büyük hayali: Yaşadığı ülkeye ait hissetmek

Şimdi nerede?: Suriye Kadınlar Derneği mülteci programı başkanı.

Masara Srass, ülkesini 1982 yılında o zamanki Başkan Hafız Esed'ın Humus katliamı sırasında terk etti.

Ailesi ile Amman'a geldiğinde 14 yaşındaydı. Kendilerini mülteci olarak değil muhajiraat (göçmen,sığınmacı) olarak adlandırdılar.

Srass, Amman'da Ürdün'e gelen ailelere yerel bir destek ağı sağlamak için kendinin ve küçük bir grubun 2006 yılında kurduğu Suriye Kadınlar Derneği mülteci programının başkanıdır.

Çalışmalarında, ülkelerine dönme umudu ile yaşayan Suriyelilerin yanı sıra birçok kayıp hikayeleri de dinliyor. Bazen duyduğu trajik olaylardan ötürü geceleri uyuyamadığını söylüyor.

Suriye pasaportu var ama Ürdün'de çok uzun yıllar yaşadığı için kendini Suriye'ye yabancı hissediyor - aslında hiçbir yere gerçekten ait değil.

Srass : ''25 yıldan fazla süredir burdayız. Burada evlendim, eşim Suriyeli ve çocuklarımda burada büyüdü. 10 yıl önce kızım 12 yaşlarındayken ilk kez Suriye'ye geri gittim ve halk bana yabancı geldi. Ne burda ne orda kendimi bulamadım,'' dedi.

Srass'ın aksine yapı malzemeleri şirketi işleten kocası Suriye'ye gitmedi. Srass: ''Annesi ve kız kardeşleri onu ziyarete gelirdi. Erkek kardeşleri Suriye'de yaşıyordu ama 2012 krizinden sonra terk etmek zorunda kaldılar. Onlarla birlikteyken bana onlarla (eskisi gibi) anlaşamadığını söylüyor. Konuşmaları ve giyimleri bizimkinden farklı.''

22 yaşında üniversiteye giden kızı farklı hissediyor. 2011 ayaklanmasından bu yana,kızının kendini Suriye'ye ''ait'' hissettiğini söylüyor ve Suriyeli olduğunu ispatlamak için Suriye meselesini konuşuyordu.

Srass: ''Çocuklarım Suriye'yi sadece gezi amaçlı ziyaret etmek istiyorlar ve sonra ülkeme (Ürdün) dönmek istiyorum diyorlar. Çünkü burası benim ülkem,'' dedi.

Öfke ve ihanet






Adı: Abdul Majeed Alhamdny

Geldiği yıl : 2009

Geldiği yer: Felluce,Irak

En büyük hayali:Üçüncü bir ülkeye yerleşmek ve oğlulları için iyi bir gelecek sunabilmek.

Şimdi nerede?: İşsiz

Abdul Majeed Alhamdny o gün bomba yüklü bir araç patladığında yerle bir olan ofisinde değildi. 2009 yılıydı ve hayatının tehlikede olduğunun farkındaydı ve bomba ailesini Ürdün'e götürmeye karar verdiren şey oldu.

59 yaşındaki Alhamdny ,Sünni Müslüman kabile Sahwat konsey lideri olduğu için hedef olduğunu söylüyor. 2006 ve 2007 yılları arasında el- Kaide ile mücadele etmek için ABD'den fon almıştı.

Alhamdny ,Saddam Hüseyin'in devrilmesinden sonra AB birliklerine gıda,eşya yardımlarında çalıştığını da bildirdi.

Sahwat (kelimenin tam anlamıyla "uyanış") rolünün şiddet olmadığını ve yerliler ile Amerikalılar arasında ilişkileri düzeltmek için çabaladığını söyledi.

Beş yıldan sonra hala üçüncü bir ülkeye yerleşme başvurusundan bir haber çıkmaması kızgın ve ''ihanete'' uğramış hissediyor.

Alhamdny,eşi ve 2 çocuğu mülteci olarak barınak, gıda, sağlık, eğitim ve diğer temel hakları var. Amman eteklerinde küçük bir apartman dairesinde yaşıyorlar. Ama Alhamdny gibi mülteciler genellikle Ürdün'de çalışma izni alamıyor.



Alhamdny : ''Karanlık bir yolda yürüyorsunuz ve sonunun nereye çıkacağını bilmiyorsunuz. Burada bir geleceğim yok. [Ürdün] hükümet ancak insanlarını besliyor. Hepimiz Ürdün hükümetinin kaynaklarının olmadığını biliyoruz. Oğlumun işe yaramaz biri olmasını istemiyorum çünkü babası Amerikalılar tarafından kullanıldı mağlup edildi ve Amman'a geldi,'' dedi.

Alhamdny Ürdün'den ayrılıp bir vatandaş gibi hayatına başlamak istediğini söyledi. ''Cennet benim kimlik kartımın olduğu yerdir. Burada sadece BM'den bir belgem var. Sizi kucaklayan bir ülkeye gittiğinizde bir kimliğiniz olacak ve diğerleri ile eşit olacaksınız,'' dedi.

Hala Tedirgin





Adı: Um el-Hâris

Geldiği tarih: 2013

Geldiği yer: Suriye

En büyük hayali: Bir gün Suriye'ye dönmek ve çocuklarını başarılı görmek

Şimde nerede?: Bir dikiş atolyesi kurmaya çalışıyor

Um el-Hâris kocasını ondan aldıkları günü asla unutmayacak. 2011 yılında cuma günü öğleden sonra kocası cuma namazından yeni gelmişti. Suriye ve İsrail sınırında kırsal bir alanda kiraz çiftliğinde çalışıyordu. Suriye güvenlik güçleri onu tutukladı. Sonra evini arayıp götürdüler. Sadece bir saat süreceğini söylediler. Ama o gün kocasını son kez gördü.

Bir yıl haber bekledikten sonra Um el-Hâris dört çocuğu ile birlikte babasının yaşadığı Şam civarlarında Sanamayn'a gitti.

Eşi 42 yıldır hiç suçlanmamıştı ve Haris eşinin yanlışlıkla başka birinin yerine eşinin götürüldüğüne inanıyordu.

Kendisine bakamayan yaşlı babası ile kalamadığı için Ürdün yolunda bir camiye yerleşti.

7 ay boyunca orda kaldılar. Şehir ve cami çevresindeki engellerden dolayı ayrılmak ve yiyecek aramak zordu, bu yüzden yerel halkın getirdiği yiyeceklere bağlı kaldılar.

Camiye 6 bomba düştüğünü kimsenin yaralanmadığını ama insanların özellikle de çocukların çok etkilendiğini söyledi.

6 yaşındaki oğlu bomba düştüğü sırada namaz kılıyordu.

7 yaşındaki kızı ise kendi yaşlarında bir kız çocuğunun cenazesini görmüştü, bu olay onda bir yıkım etkisi yarattı ve kanlı öksürüğü başladı.

2013 Aralık ayında camiden ayrılıp Ürdün'e gittiler.

Haris yolculuğun çok yorucu olduğunu ama kamp alanına gelince kendilerini güvende hissettiklerini söyledi.

Yeğeni beş çocuğu ve kendi çocukları ile bir dairede kalıyorlar. Tanıdıklarının çoğu o binada yaşıyor.

Su ve elektrik olmayan binada aylık kira için 180 Ürdün dinarı (250 dolar) ödüyorlar. Binadaki kadınlar genelde dışarda birlikte oturup sohbet ediyorlar,ama Um el-Hâris nadiren onlara katılıyor : ''Dışarda vakit geçirmek için güzel bir yer var ama ben gitmiyorum. Şu ana kadar kocamın öldüğüne inanamıyorum.''

Bir mülteci olarak Um el-Hâris BM'den ve diğer STK'lardan bazı temel ihtiyaçlarını alıyor. Her ay 120 dinar (170dolar) gıda fişi alıyor ve yarısını şampuan,sabun ve çocuklarının okula giderken yol paralarını karşılamak için satıyor.

Hayatının parçalarını bir araya getirmeye çalışırken ülkesine bir gün geri dönme umudunu besliyor. ''Üstünde yürüdüğüm toprağımı özledim, kocamı çok özlüyorum- O benim hayattaki her şeyim.''

BU HABER AYŞE AYDIN TARAFINDAN TİMETURK İÇİN TERCÜME EDİLMİŞTİR

HABERİ ORJİNAL KAYNAĞINDAN OKUMAK İÇİN
TIKLAYINIZ

Haber Ara