Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

İsrail-Türkiye ticaretinin kalem kalem analizi

Üç aydır İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi'nde araştırmalar yapan akademisyen Yrd. Doç. Dr. Metin Duyar, doğrudan İsrail'den topladığı veriler ışığında İsral-Türkiye ticaretinin kalem kalem analizini yaptı.

14 Yıl Önce Güncellendi

2011-09-09 15:45:12

İsrail-Türkiye ticaretinin kalem kalem analizi
Birleşmiş Milletler raportörü Palmer'ın Mavi Marmara Raporu'nun ardından Türkiye'nin attığı adımlar İsrail'i oldukça panikletmiş görünüyor.

Her gün bir İsrailli üst düzey isim, "Özür dilesek daha iyi olur", "Dilemezsek sıkışırız" açıklamaları yapmaya başladı. Bir yandan ABD'nin İsrail'e "özür dile" baskısı yaptığı dedikodusu ortalıkta dolaşırken, öte yandan Türkiye'nin ticari yaptırım açıklamasının ardından İsrail Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer'in, "Türkiye ile ticaret durursa, ciddi hasar görürüz" açıklamaları İsrail Hükümeti'ne, kamuoyundan "yan çiz" dayatmasının da artmasına neden oluyor.

İsrail ve Türkiye'nin ticareti aslında kabataslak birçok analize konu oldu. İsrail'in Mavi Marmara saldırısının hemen ardından da bu konuda defalarca gündeme gelmişti. Fakat İsrail - Türkiye ticaretinin doğru düzgün, kalem kalem, derinlemesine bir analizi hiç yapılmadı.

Yaklaşık üç aydır İsrail'deki Tel Aviv Üniversitesi'nde araştırmalar yapan akademisyen Yardımcı Doçent Doktor Metin Duyar, bu üç ay içerisinde İsrali-Türkiye ticaretinin tam anlamıyla SWOT analizini yapmış.

8 yıl GAP Projesi'nde 15 yıl ise İstanbul Altın Borsası'nda görev yapan Duyar'ın yaptığı analiz, kalem kalem İsrail ve Türkiye ilişkilerini ortaya koyuyor.

Bu analiz, aynı zamanda İsrail Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer'in neden o kadar panik yaptığını da aslında net bir şekilde ortaya koyuyor. Çünkü Türkiye'nin İsraille olan ekonomik ilişkilerini tümüyle durdurup durdurmadığı noktasında bir ara belirsiz kalan bu kriz, İsrail'i en hazırlıksız anında yakalamış durumda.

İşte Duyar'ın üç aylık araştırma dönemi boyunca doğrudan İsrail'den topladığı veriler ışığında İsrail'i ürküten veriler.

İsrail'in 2010 yılında toplam ihracatı 58 milyar dolar civarında. Bu ihracatın yüzde 65.2'si ise sadece 10 ülkeye gerçekleşiyor. İsrail'in en fazla ihracat yaptığı ülke ise hiç şaşırtıcı değil; ABD.

Aslında toplam ihracatın yüzde 65.2'sinin sadece 10 ülkeye yapılan ihracattan oluşması İsrail'in yalnızlaşmasının dünya ticaretindeki en önemli örneği.

Türkiye, global ekonomideki gelişmelere karşı hızla eksen değiştirerek "teğet" veya değil bir savunma mekanizması geliştirirken İsrail bu 10 ülkeye ihracatta göbekten bağlanmış durumda. Elbette buradaki ihracat verilerinden söz ederken, resmi ihracattan bahsediyoruz.

Türkiye İsrail'in 8. büyük ihracat pazarı

İthalat açısından bakıldığında ise İsrail'in toplam ithalatı 59 milyar dolar. Fakat İsrail'in ithalat yaptığı ülkelere bakılınca ihracat pazarında olduğu kadar güçlü bir Amerika hakimiyeti yok. Bu defa İsrail'in en çok ithalat yaptığı 11 ülke toplam ithalatının yüzde 54.6'sını oluşturuyor.

Türkiye, ihracatta olduğu gibi ithalatta İsrail'in ana damarlarından birini oluşturuyor.

Bunların hepsi 2010 yılsonu verileri. Daha güncel verilere ve İsrail bürokrasisinin hazırladığı raporlara geçtiğimizde ise İsrail'in asıl panikleme nedeni konusundaki resmin bulanıklığı yavaş yavaş dağılıyor.

2011 yılının ilk çeyreğine kadar aslında İsrail için herşey çok iyi gidiyordu. Lehman krizinden sonra İsrail'in en büyük pazarlarından olan ABD ve Avrupa'ya yönelik toparlanma sinyalleri, İsrail'in 2011 için yüzde 4.5, 2012 içinse yüzde 4 büyüme hesapları yapmasına neden oldu.

2010'da ihracatını yüzde 10.9, ithalatını ise yüzde 9.2 artıran İsrail, 2010'da ilk çeyreğin verdiği gazla 2011'de de uçuşa geçmeyi planlıyordu.

Fakat ilk çeyrekten sonra Avrupa'dan ve ABD'den gelen verilerin büyük bir ekonomik durgunluğun sinyallerini vermesi bir anda İsrail'in zaten 10 ülkeyle domine olmuş olan ihracat ve ithalat pazarlarına yönelik hesaplarının şaşmasına neden oldu.

Yılın ikinci çeyreğinde İsrail yıllık bazda sadece yüzde 3.3 büyüyebildi.

Ondan önceki iki çeyrekte ise İsrail ekonomisi, sırasıyla yüzde 4.8 ve yüzde 7.6'yi bulmuştu. Yani İsrail ilk yarıda büyümeye devam ediyor görünse de aslında bu büyüme rakamının çoğu ilk çeyrekten geliyordu.

Hızla gerileyen büyüme artışı, yakın bir gelecekte pek de umudun bulunmadığı Avrupa ve ABD pazarları arasında İsrail için Türkiye gibi ülkeleri stratejik kurtuluş hamlelerinden biri haline getirdi.

Yaklaşık ihracat pazarında 30 milyar dolarlık bir Avrupa ekseninin kriz içerisinde tutuştuğu İsrail için ticaret açığı korkusu baş gösterdi. Ve bu eksenin dışında, Ortadoğu pazarında ticaretin t'sini yapamayan İsrail açısından Türkiye gibi bir yeni bir eksen yaratmak da mümkün olmadığına göre Türkiye, Hindistan ve Hong Kong en önemli çıkış yolu sıfatını taşıyan ülkeler.

Fakat elbette bu hacmin bir de gayriresmi tarafı var. İsrail'in teknolojik silahlarda en büyük ihracatçılardan biri olduğu biliniyor. Zaten o konuda Türkiye açısından sıkıntıları çok büyük. Çünkü Türkiye silah ticaretini tamamen durdurmuş durumda.

Şimdi ticaret dengesinde Türkiye'yle diğer kalemlerde de açık verme sorunuyla karşı karşıya.

Nedir bu kalemler?

Metalik olmayan mineral ve mamuller. Elektrikli makineler ve parçaları. Tıbbi ve eczacılık ürünleri. Telekomünikasyon ve ses kayıt cihak ile teçhizatı. Muhtelif maddeler vs.

İsrailli siyasilerin vurdumduymaz tavırlarına karşılık eski bir IMF 1. Başkanı olan İsrail Merkez Bankası Başkanı Stanley Fischer gibi bürokratların sağduyuları, bu tablonun aslında gelecekte İsrail için ne kadar sarsıcı olacağını farkediyor.

Aslında iki ülke arasındaki ticaret hacmi çok büyük değil. Türkiye için bu rakamlar çölde kum bile denebilir. Fakat sorun İsrail'in dış ticarette pamuk ipliğine bağlı olan dengelerinde.

İsrail'in ticarette ilk 10'da olan bir ülkenin yerine yenisini koyma şansı neredeyse yok. Ayrıca Türkiye'nin İsrail'i Birleşmiş Milletler nezdinde mahkum ettirmek için girişimleri de İsrail için geleceğe dönük ciddi bir risk.

İŞTE YRD. DOÇ. DR. METİN DUYAR'IN ANALİZİ

Türkiye'nin İsrail'e ihracatı (İsrail verileri) 2007-2010

Türkiye'nin İsrail'e 2008 yılındaki ihracatı  2007 yılına kıyasla %13 yükselerek 1.83 Milyar USD'a varmışken 2009 yılında dünya krizinden olumsuz etkilenerek %24 düştü (1.4 Milyar USD).

Buna rağmen ihracat 2010 yılında güçle ayılarak 2009 yılına kıyasla %30 yükseliş göstermiş ve 2008 yılı verilerini tekrar yakaladı (1.81 Milyar USD).

Türkiye'nin İsrail'e ihracatındaki büyükten küçüğe bölüm sıralamasında  göze batan husus sıralamanın yıllar boyunca aynı kalmasının ötesinde, her yıl içinde fasılların oran bazında da eş değerde kalması.

Türkiye'nin İsrai'le ihracatının %50'sinden fazlasını 3  bölümden oluşuyor:

Adi metaller ve adi metallerden eşya (2010 - %22): 392 Milyon USD
Nakil vasıtaları (2010 - %17) : 303 Milyon USD
Makinalar ve mekanik cihazlar (2010- %15): 274 Milyon USD.

Adi  metaller: 
%67'si bina ve yapı yapımı kullanım hedefli demir çelik ürünler. Geriye kalan %23'ün büyük bir kısmını demir ve çelikten veya bakırdan eşya ihracatı oluşuyor.

İsrail'in "demir çelik" ithalatının %22'si Türkiye'den yapılıyor.

Türkiye'den İsrail'e ihraç edilen  nakil vasıtalarının hemen hemen tümünü motorlu kara taşıtları ve bu bölümün %73'ünü de insan taşıyan binek araçlar oluşturuyor.

İsrail'in 2010 yılında Türkiye'den nakil vasıtalarında yaptığı ithalat geçmişteki yıllara kıyasla (geçen 3 yıl boyunca tüm ithalatın %13'ü iken) artış göstererek Türkiye'den yapılan toplam ithalatın %17'si oranını yakaladı. İsrail'in ithal ettiği tüm motorlu kara taşıtlarının içinde Türkiye'nin payı %7.

Makineler ve mekanik cihazlar: (2010 yılında 274 M USD):
Türk ürünleri (özellikle beyaz eşya, klima, kablolar) pazarda yaygınca kullanılıyor. Bu ürünlerin  (84 ve 85. fasıllar) ağırlığı İsrail'in aynı alandaki tüm ithalatının %2'sini oluşturuyor.

Dokumaya elverişli maddeler ve bunlardan mamul eşya (2010 yılında 179 M USD):


Bu bölüm Türkiye'nin İsrail'e ihracatındaki 4. sırayı  ve ihracatının %10'unu oluşturuyor. İsrail'in bu bölümdeki tüm ithalatının yaklaşık %9 ağırlığında. Bu alandaki tüm ithalatın yaklaşık %50'si Çin'den yapıldığı yapılıyor.

Taş Alçı Çimento Amyant Mika ve benzeri maddelerden eşya (2010 yılında 125 M USD):

Bu bölümü oluşturan ürünler : mermer ve tabii taşlar (29 M USD, Türkiye en fazla mermer ithalatı yapılan ülke –neredeyse tek- konumunda), yer ve duvar karoları (54 M USD, bu ithalat ürününde de Türkiye'den yapılan ithalat İspanya, İtalya ve Çin'den daha fazladır)  ve cam ürünleri.

Bu bölümde Türkiye'den yapılan ithalat İsrail'in yine bu bölüm ürünlerindeki tüm ithalatının %18'i.

Plastikler ve mamulleri, kauçuklar ve mamulleri (2010 yılında 122 M USD):

Bu bölümün %80'i plastikler ve mamulleridir (polimerler, tek kerelik yemek takımları, her türlü plastik ambalaj malzemesi, banyo takımları,..). Kauçuk ve kauçuk mamullerini ise çoklukla araç lastikleri ve makine konveyörleri oluşturuyor. Türkiyeden yapılan ithalat İsrail'in bu bölüm ürünlerindeki tüm ithalatının %5'ini oluşturuyor.

Mineral maddeler (2010 yılında 81 M USD):

Bu bölümdeki ithalatın en büyük kısmını 25. fasıl kapsamındaki beyaz çimento oluşturuyor (2010 yılında yaklaşık 50 M USD).  Türkiyeden ithal edilmekte olan bu ürün İsrail'deki beyaz çimento ithalatının yaklaşık tamamını kapsıyor.

Kimya sanayii ve buna bağlı sanayi ürünleri (2010 yılında  71 M USD) :

28 ile 38 arasındaki 10 değişik fasıl kapsamında Türkiye'den  2010 yılında ithal edilen  ürünlerin ithalat değeri yanlızca 71 M USD oldu.

Gıda sanayii mütahzarları, meşrubat, alkollü içkiler, tütün (2010 yılı 64 M USD) :

16. ile 24. arasında bulunan  9 bölüm kapsamındaki gıda sanayii ürünlerinde Türkiyenin İsrail'e ihracatı 64 Milyon USD.

Odun ve diğer lifli selülozik maddelerin hamurları, kağıt ve mamulleri (2010 yıln 52 M USD):
Bu bölüm kapsamında Türkiye'den ithal edilen esas fasıl kağıt ve karton ürünleri. Türkiyeden yapılan ithalat bu fasıldaki tüm ithalatın %7'sini oluşturuyor.

Bitkisel ürünler (2010 yılı 33 M USD):
Bu bölümümdeki ithalatın %70'ini 8. fasıl olan "yenilen meyvalar ve sert kabuklu meyvalar" (özellikle kuru yemişler ve kuru meyvalar) oluşturuyor. Türkiyenin payı kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm, bazı fındık çeşitlerinde kayda değer şekilde büyük. Bunun yanısıra şamfıstık ürününe konulan yüksek gümrük vergisi (%23) bu ürünün Türkiye yerine Amerika'dan ithaline neden oldu.
Türkiye'den yapılmakta olan kestane ithalatı ise, lezzetine rağmen, ürün pahalılığı nedeniyle tamamen Çin'e kaydı.
Türkiye'nin bu  bölüm (8. bölüm)  ürünlerindeki İsrail'e ihracatı,  İsrail'in aynı bölümdeki tüm ithalatının %14'ü oranında.

Muhtelif mamul eşya (2010 yılı 27 M USD):
Bu bölümün %90'ından fazlası (25 M USD) 94. fasıldan oluşuyor (mobilyalar, yatak takımları, aydınlatma cihazları, ...). Türkiye'nin İsrail'e bu fasıldaki ihracatı, İsrail'in aynı fasıldaki ithalatının %4'ü.


Barış Erkaya - Radikal

Haber Ara