Dolar

32,5524

Euro

34,8955

Altın

2.435,76

Bist

9.645,02

Libya emperyalistlerin yeni kapışma merkezi oluyor!

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-01-30 09:21:18

Libya emperyalistlerin yeni kapışma merkezi oluyor!

Medeniyetimizin bir parçası olan Libya'daki gelişmeler sadece yöre halkını değil ayni zamanda bizi de yakından ilgilendiriyor. Muammer Kaddafi liderliğindeki uygulamalara karşı halk 7 Şubat 2011'de ayaklandı. Kısa zaman içinde iç savaşa dönüşen kaos Sirte'nin düşmesi ve 20 Ekim 2011 tarihinde Kaddafi'nin yakalanıp hunharca katledilmesiyle sona erdiği sanıldı. Aradan bunca zaman geçmesine rağmen Libya halkı ve dünyanın bir kısmı, maalesef, Kaddafi'yi aramaya başladı.

Libya terör örgütlerinin kontrolünde ve insan kaçakçılığının merkezi haline geldi. Halkın can ve mal güvenliği kalmadı. Herkes silahlanmış. Kimsenin kimseye güveni kalmadı. Eski dostlarımdan bazılarını her aradığımda korkuyorum. Acaba kendisini hayatta bulabileceğim mi diye düşünüyorum. Nitekim bazı dostlarım ne olduğu belli olmayan bu kanlı iç savaşta hayatını kaybetti.
Ülke birkaç bölgeye bölündü. “Arap Baharı” denilen furya Libya'ya özgürlük değil Kaddafi'den daha kötü ve daha gaddar bir değil onlarca diktatörün gelmesine vesile oldu. Önceden tek bir Kaddafi vardı. Halk onun yapabileceklerini bildiği için hal ve üslubunu ona göre ayarlıyordu. Şimdi ise kimin ne olduğu ve kimin adamı olduğu, hangi emperyalist ülkenin hangi şubesinin çıkarını koruyan kişi olduğu belli değil. Tabiri caiz ise “bir tutam ulufe alan” yeni bir grup kurarak ülkenin başına bela olmaya başladılar.

Sözde ülkeye demokrasi gelecekti! Yüzbinlerce masum insanın kanı aktı, milyonlarca kişi muhacir ve mülteci durumuna düştü ama demokrasi denilen nesne bir türlü Libya'ya gelmedi. Halka vaat edilen demokrasi yerine gökyüzünden bombalar ve füzeler yağmur taneleri gibi başlarına yağdı. Bu halk böylesi kanlı bir demokrasi değil insanca bir yaşam bekliyordu. Kaddafi'ye isyan etmekte bin bir pişman oldular.
Halk sandığa gitti. Ancak seçilen kişileri bir başka grup kabul etmedi. Emperyalistler kabileler arasında eskiden var olan veya uydurulan husumetleri gündeme getirerek birbirleriyle savaştırmaya başladı. Savaşan kabilelere ayni devlet ve şer odaklar silah satıyor. Özellikle petrol yataklarının olduğu kabileler arasında kanlı çatışmalar yaşanıyor. Sıkıntıda olan kabileleri korumak(!) için çok uluslu petrol şirketleri özel koruma adı altında adamlarını ülkeye sokarak petrol yataklarını işgal ettiler.

Ülkede bir ara üç hükümet vardı. Kaddafi'yi deviren halkın oluşturduğu Trablus merkezli Milli Genel Kongre (MGK) ve Tobruk kentinde kurulan korsan Temsilciler Meclisi hükümetinin (TM) yanında bir de Fas'ın Suheyrat kentinde 2015'te yapılan uzun ve çetin çalışmalar sonucunda kurulan Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH). Anlaşma gereği MGK ile TM hükümetlerini feshedip UMH çatısı altında tek hükümet olacaklardı. Trablus merkezli MGK kendini feshetti ancak Tobruk hükümeti verdiği sözü tutmadı. Birlik hükümetine katılmadı. “Küçük olsun benim olsun” mantığıyla hareket ederek ülkedeki siyasi tıkanıklığın devamından yana tavır aldı.

Libya'nın başına bela olan Hafter FETÖ gibi tam bir kripto

Dünyanın birçok ülkesi gibi bizimde desteklediğimiz Ulusal Mutabakat Hükümeti ülkenin Trablus ve çevresini, Tomruk hükümeti Bingazi ve çevresini kontrol ederken ülkenin Sirte ve çevresini de terör örgütü DEAŞ kontrolü altındadır. Ülkedeki şehirlerin hemen hepsi silahlı yerel terör ve gasp çetelerinin eşkıyalık yapmasına sahne oluyor. Halk olan bitenden mustarip ve bitkin hale geldi. Kaddafi zamanında az da olsa bulunan ekonomi neredeyse yok oldu. 2015 yılında Merkez Bankasında bulunan 290 milyar şimdi 50 milyar dolara geriledi. Bu gidişle ülke sıfırı görebilecek.
Petrol gelirleri terör gruplarının yanında emperyalist sömürgeci güçlerin elinde olduğundan dolayı halka yansıyan bir şey olmuyor. 6 Milyon nüfuslu ülkede yaklaşık 2,5 milyon insan yardıma muhtaç hale geldi. Milyonlarca petrol geliri olan bir ülkenin vatandaşlarının insanı yardıma muhtaç olmaları ne kadar acı ve trajik bir durumdur. Ülkedeki iç savaşın bitmemesi için Batılı ülkelerin yanında bazı gerici Arap rejimleri de çalışma yapmaktadır. Hiç ortalıkta yokken birden General sıfatıyla Halife Hafter diye birisi çıktı. Bingazi Askeri Akademisi'nden mezun olduktan sonra Sovyetler Birliği'nde askeri eğitim alan Hafter, Kaddafi'nin sarsılmaz savunucuları arsında bulundu. Libya-Çad savaşında başarısızlık ve hatta Çad'a esir düştü. Esir mübadelesinde ülkeye getirilen Albay rütbesiyle Hafter emekliye sevk edildi.
ABD'ye giden Hafter değişik kuruluşlarla temas kurdu ve 2011'de ülkedeki iç savaş esnasında ülkesine döndü. Kendi kendini direnişin lideri ilan etti. Ama etrafında Ecdebiye'deki kabilesinden başkası yoktu. Kısa müddet sonra kendini ülkenin Genelkurmay başkanı ilan etti. Halk ve savaşçılar da buna gülüp geçti. Ama 2012'de yanına 150 üst düzey subayı çekerek güçlü olduğunu gösterdi.
Para yönünden sıkıntı çekmeyen Hafter 2014 yılına geldiğinde beklenmedik düzeyde etkili olmaya başladı. Savaşan tarafların bitmek bilmeyen çatışmaları ve ülkede artan “İslamcı yayılmayı” bahane göstererek bu gidişata ancak kendisinin son verebileceğini ilan etti. Bunun için bir hükümet kurduğunu, “onur savaşı” başlattığını ve meclisi feshettiğini duyurdu. Bazı yerleri özellikle hava kuvvetlerini ele geçirdi. Televizyon kurdu ve istediği beyanatı vermeye başladı. İlk iş olarak kurduğu hükümet kendine “General” sıfatını verdi. O istemiyordu(!) ama parlamento bu unvanı verdiğinden dolayı kullanmak zorunda kaldığını dile getirdi.

ABD ve Avrupa destekli Hafter'e en çok Mısır, Körfez'deki gerici, baskıcı rejimler maddi ve manevi yönden destek veriyor. Ara sıra Mısır'dan getirttiği pilotlarla kendi halkını bombalatıyor. Bir başka deyişle ülkemizdeki FETÖ müptezelleri ne ise Libya'daki Hafter denilen hain de ayni şeydir. Her ikisi de emperyalistlerin piyonu halkının ise düşmanıdır.

Rusya diğer emperyalistler gibi Libya'yı sömürmeye geldi

İktidar ve güç kavgaları olanca hızıyla devam eden ülkeden kaçmak için ilkel botlarla Avrupa'ya kaçmak için yola çıkan halk Akdeniz sularında hayatını kaybetmektedir. Akdeniz'deki insan kaçakçılığı ve yaşanan ölümcül olaylar tam bir trajedidir. Silahlı gangsterlerle askeri üniformalı terör örgütleri arasında fark yok. Hepsinin amacı birkaç dünyalık menfaat için ülkeyi batırmak ve emperyalistlerin işgaline zemin hazırlamak. Emperyalistlerin arasında bir eksik vardı. O da tamamlandı. Şimdi de ortaya Rusya çıktı. Eski müttefiki Libya'yı Batılılara kaptırmak istemedi.

İki hafta önceki yazımızda Rusya'nın Balkanlara ve Orta Avrupa'ya güçlü partnerle döndüğünü dile getirmiştik. Buna karşılık NATO bölgede son zamanların en büyük askeri tatbikatını gerçekleştirdi. Bu kez Rusya Libya'da karşımıza çıkmaya başladı. Suriye'den çektiği askeri gemisini Libya'ya gönderen Rusya savaşan gruplardan kendine taraftar aramaya başladı. AB, İngiltere ve ABD zaten ülkede birçok terör örgütü ve hükümetlerle işbirliği içindeydi.

Suriye'den sonra Libya'da askeri üs kurma peşinde olan Rusya bu amacına da ulaşırsa Akdeniz'deki gücü ciddi boyutlara ulaşacak. Libya yakın zamanda Batı ile ABD ve Rusya'nın çekiştiği merkez haline gelecek. Fransa ve İtalya Hafter'i yanlarına çekmeye çalışacaklar. Petrol sahalarının ellerinde olması için baskıyı artıracaklar. Orta kesimde ise İngiltere ve ABD'de Trablus hükümetini kendi tarafına çekerek Libya'yı kendi aralarında parsellediler.

Amiral Kuznetsov gemisi şimdi Libya karasularında bulunmaktadır. Benim merak ettiğim Batılı emperyalistlerin desteklediği Hafter Rusya'ya kapılarını açacak mı? Bu arada İtalya ekonomik sıkıntısının giderilmesi için tek umut bağladığı Libya petrollerinin elden çıkmaması için Trablus elçiliğine bir terör eylemi saldırısı gerçekleşmesini sağladı ve akabinde “Elçiliği korumak için” askeri birlik göndermesi çıkar savaşlarının başka bir boyut kazandığını gösteriyor. Aslında hepsinin ortak kullandığı Hafter şimdi nasıl bir yol izleyecek? Hem Batılı emperyalistlerin hem de Rus emperyalizmin kuklalığını yapmak aslında herkesin becerebileceği bir durum değil. Şimdi ise çıkarlar çakışmaya başladı. Buradaki esas soru şudur: Rusya Libya'dan pay almak isterken ABD'deki Donald Trump ve AB cephesi arasında bölüşme mi yoksa kapışma mı yaşanacak?

İtalya ile Fransa çok önceden beri ülkedeki petrol ve gaz yataklarını ellerinde bulunduruyor. Libya vatandaşlarının dahi rahatça girip çıkamadığı ve DEAŞ'ın kontrolünde olan bölgelerde petrol ve gaz çıkarıp dünya pazarına rahatlıkla sevk edebiliyor. Bir ara ülkemiz Libya konusuna müdahil olmak istedi ABD ve diğer çapulcu AB ülkeleri ile Mısır, Türkiye'nin Libya'daki ayrılıkçı ve terör örgütlerine yardım ve destek verdiğini yaymaya çalıştılar. Kendi ülkemizdeki hain, satılmış siyasi ve sözde gazeteci çapulcuların da buna destek verdiğini gördük.

Ülkemiz ve bölgemizde gerçek anlamda emperyalistler iç kargaşa çıkararak halkları birbirine düşman etmek istiyor. Böylece arzuladıkları sömürgeyi çok daha rahat bir şekilde gerçekleştirebilecekler. Bu emperyalist ve vahşi kapitalistlere geçit vermemek bizlerin elindedir. Her şeyden önce özgür birey olmanın yanında insanlığı, hürriyeti, ülkeyi ve vatanı sevmemiz gerekir.

Haber Ara