Dolar

32,4870

Euro

34,9572

Altın

2.435,10

Bist

9.716,77

'Kontrolsüz göçler Türkiye için risktir'

Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu bugünkü yazısında, Rus savaş uçakların bombardımanı ile beraber rejim güçlerinin Halep'e doğru ilerleyişiyle birlikte 10 binlerce insanın sınıra gelmesini kaleme alarak, ' Türkiye'nin korktuğu başına geliyor' dedi.

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-02-09 10:32:49

'Kontrolsüz göçler Türkiye için risktir'

Yeni Şafak Yazarı Ali Bayramoğlu bugünkü yazısında, Suriye'den son olarak gelen göç dalgasına değinerek, "Kontrolsüz kitlesel geçişlerin içerdiği tuzaklar ortada. Bu tuzaklar, güvenlik ve istihbaratla ilgili enerjisini Güneydoğu'ya hasretmiş Türkiye için büyük bir risk oluşturuyor" ifadelerini kullandı. Esed rejiminin şuana kadar 300 bin insanı kırmış Esad rejimi ve ordusundan kaçmak kadar doğal bir şey olmayacağına değinen Bayramoğlu, "Olup biteni tek faktöre, Türkiye'nin Suriye politikasının hatalı olmasına bağlayıp, tüm faturayı AK Parti'ye çıkaranlar, Suriye'yle 900 km.'lik sınırımız olduğunu görmeyenler, kaçışanların neden, nasıl kaçıştığı fark etmeyenler, bu takıntılı tutumlarına devam ededursunlar, bir insanlık trajedisi yaşanıyor." dedi.

Türkiye'nin korktuğu başına geliyor. Suriye'den kopup gelen yeni göçmen dalgası, 10 binlerce insanı sınır kapılarına yığmış durumda.
Sayısı 3 milyon sınırına dayanan mülteci akımını Türkiye'nin nasıl göğüsleyeceği başlı başına bir sorun.

Göğüsleme sadece bu kişileri yasal statü altına alma, kamplara yerleştirme, Batı ülkelerine geçişlerini organize etme, tüm bunların insani, siyasi, mali bedellerinden oluşmuyor. 

Kontrolsüz kitlesel geçişlerin içerdiği tuzaklar ortada. Bu tuzaklar, güvenlik ve istihbaratla ilgili enerjisini Güneydoğu'ya hasretmiş Türkiye için büyük bir risk oluşturuyor. Radikal örgütlerin yeni yapılanmaları, yeni eylemlerine kapı açıyor, açık geçiş yolları şeklinde bir faturaya dönüşüyor.
Göç dalgası Türkiye'deki adım adım, yerleşik kültürün uzak olduğu bir duyguyu, “yabancı sevmeme ve yabancıyı itme” duygusunu besliyor. Bununla ilgili pek çok olay yaşandı ve yaşanıyor.

İleriye dönük, büyük toplumsal sorun öbeğiyle karşı karşıya kalınıyor. Ülkede yeni bir kültürel azınlık grubunun oluşumu, bunun entegrasyon sorunları Türkiye'yi önümüzdeki yıllarda ciddi olarak meşgul edeceğe benziyor.

Sanırım 1 yıl kadar önceydi. Üst düzey bir devlet yetkilisi gazetecilere verdiği brifingte, “Suriye'nin kuzeybatı bölgesinin, Halep ve civarının ciddi bir nüfus yoğunluğu içerdiğini, IŞİD ya da Esad'ın bu bölgeye yapacağı saldırıların önüne geçmek gerektiğini, aksi halde patlayacak göç dalgasının Türkiye'nin taşıyamayacağı bir çapta olduğunu” söylüyordu. Ve bu muhtemel durumu, ulusal güvenlik ve tehdit açısından ön sıralara koyuyordu.
Türkiye, 2015 kış ve baharında uluslararası koalisyon ve muhaliflerle yaptığı işbirliği üzerinden Harcele-Mara hattının tutulmasına katkıda bulunarak IŞİD'in Batı'ya geçişini engellemiş, güvenli bölge tezlerini, sadece Kürt koridoru riski açısından değil, bu çerçevede de dile getirmişti.
Ancak Rusya'nın oyuna girmesi, askeri gücünü IŞİD'ten çok kuzeybatı'da muhalefeti kırmak ve Esad'a yol açmak istikametinde kullanınca, göçmen dalgası engellenemez hale geldi. Ve kapımıza binlerce insan geldi.

Şu ana kadar 300 bin insanı kırmış Esad rejimi ve ordusundan kaçış kadar doğal ve insani bir durum yok.
Türkiye kollektif bir katliamın sonuçlarını soluyor ve soluyacak...

Olup biteni tek faktöre, Türkiye'nin Suriye politikasının hatalı olmasına bağlayıp, tüm faturayı AK Parti'ye çıkaranlar, Suriye'yle 900 km.'lik sınırımız olduğunu görmeyenler, kaçışanların neden, nasıl kaçıştığı fark etmeyenler, bu takıntılı tutumlarına devam ededursunlar, bir insanlık trajedisi yaşanıyor.

Haber Ara