Dolar

32,3495

Euro

35,1149

Altın

2.309,28

Bist

9.079,97

Karaman AK Parti'deki değişimi yorumladı

Hayrettin Karaman, AK Parti'de Davutoğlu'ndan sonra başa gelen Binali Yıldırım değişikliğini ele aldı...

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-26 09:48:45

Karaman AK Parti'deki değişimi yorumladı

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, bugünkü "Değişim hayırlı olsun" başlıklı yazısında Ahmet Davutoğlu'nun görevden ayrılmasından sonra AK Parti Olağanüstü Kongresi'nde yeni Genel Başkan seçilen Başbakan Binali Yıldırım ve parti içindeki değişimleri değerlendirdi. Bir ülkede yönetim emaneti omuzlarına yüklenmiş olan kişiler başarılı olabilmek için daima istişareye, uyarıya, iyi niyetli ve yapıcı tenkide açık olurlar, olmalıdırlar, ifadesini kullanan Karaman, "Davutoğlu bir makama talip olmamış, Erdoğan Başbakan ve Cumhurbaşkanı iken ısrarla çağırdığı vazifeleri -mevcut şartlarda ona hayır demeye Allah razı olmayacağı inancı ile- kabul etmiş, çok sevdiği kürsüsünden ayrılmış, okuyup yazmayı bu yüzden aksatmış, gece gündüz canla başla çalışmış bir millet evlâdıdır" dedi.

İşte Hayrettin Karaman'ın yazısından bir bölüm:

Fazilet, güzel ahlak, yüce kişilik hayatın önümüze çıkardığı imtihanlarda belli olur. Kişilerin ikbal ve idbar dönemlerine göre taraf ve ağız değiştiren insancıklar imtihanı kaybedenlerdir. Bu tiplerden devletlûlerin uzak durması zorunludur. Bunlar tatlıya meraklı sinekler gibidir ve sinek hiçbir işe yaramaz, mide bulandırır, mikrop taşır.

Bir ülkede yönetim emaneti omuzlarına yüklenmiş olan kişiler başarılı olabilmek için daima istişareye, uyarıya, iyi niyetli ve yapıcı tenkide açık olurlar, olmalıdırlar. Çevrelerine bir şekilde ulaşmış insanları, “evet efendimci mi, kendi menfaatini hiçe sayarak haktan ve hakikatten yana mı” sorusunu sorarak değerlendirmeli ve istihdam etmelidirler.

Sayın Erdoğan ile Sayın Davutoğlu, bugün hariçten gazel okuyanların bir kısmı başka âlemlerde dolaşırken dost olmuş, birbirini sevmiş, yönetim emanetine zarar gelmesin, iyi ve daha iyi olanı bulalım ve uygulayalım diye karşılıklı konuşmuş, istişare etmiş iki güzel insandır. Yakından bilerek söylüyorum: Davutoğlu bir makama talip olmamış, Erdoğan Başbakan ve Cumhurbaşkanı iken ısrarla çağırdığı vazifeleri -mevcut şartlarda ona hayır demeye Allah razı olmayacağı inancı ile- kabul etmiş, çok sevdiği kürsüsünden ayrılmış, okuyup yazmayı bu yüzden aksatmış, gece gündüz canla başla çalışmış bir millet evlâdıdır.

İki “kişilikli, fikir ve vizyon sahibi” insanın her zaman ve her konuda aynı düşünmesi, aynı görüşte olması mümkün değildir. Farklılık beraberliği zorlaştırdığı veya fayda yerine zarar getirme ihtimali doğduğu zaman taraflardan birinin fedakârlık etmesi, kalması gerekenin yerinde kalması, görevi değişmesi gerekenin de faydalı olacağı başka görevlere kayması en uygun çözümdür. Bu iki dost da böyle yapmışlar, dostluk ve istişare ilişkisi devam etmek kaydıyla bir görev değişikliğine gidilmiştir.

Keşke farklılıklar ayrılmayı zorunlu kılacak duruma gelmese ve beraberlik devam etseydi, ama olmamış, başkalarına ders olacak bir olgunluk içinde bir çözüm bulunmuştur.

Peki sineklere ne oluyor?

Gidene iyi niyetli çalışmaları ve hizmetlerinden dolayı teşekkür etmek, gelene de başarılar dilemek var iken niçin “gelene hulul etmek, imkân bulurlarsa pekmezden yararlanmak için” gidene sövüyorlar?

Haber Ara