Dolar

32,3246

Euro

35,0781

Altın

2.309,12

Bist

9.079,97

İsrail’in Mavi Marmara küstahlığı

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-05-31 15:17:25

İsrail’in Mavi Marmara küstahlığı

Açık sularda kalbimizden vurulduğumuz fecrin yıldönümündeyiz.

Ki, o gece Mavi Marmara Gemisinde dünyanın her coğrafyasından 350 iyilik sever, barış şarkıları söyleyerek seyir ettiler açık denizlerde.

Adeta ölüme terk edilen, etrafı kuşatılarak açık hava cezaevine çevrilen Gazze'ye doğru “insanlık ölmedi daha, biz varız” diyerek yol aldılar.

Kendilerini takip eden diğer gemilere ilaç, gıda, inşaat malzemesi, çocuklar için gereçler, çikolatalar, bebeklere mamalar; akla gelebilecek her tür ihtiyacın yüklendiği filolarla umuda doğru çevrilmiş mazlum bakışlara el sallayarak yol aldılar.

Tahmin edemezlerdi elbet, yarım asırdan fazladır “etrafı mübarek kılınmış Kudüs & Filistin topraklarında” taş üstünde taş bırakmayan Siyonist'in ruhundaki hastalığın boyutunu.

31 Mayıs sabahı Mavi Marmara yolcuları namazdayken saldırıya geçip 10 canımızı canımızdan koparmakla kalmadı Siyonistler, Gazze'den umuda Kilitlenen gönülleri de katletti.

Dünyanın gözü önünde işledikleri hunharca katliamlarının yanına Mavi Marmara'nın tüm yardım gönüllülerine yaptıkları muameleler ile ”Gazze'dekiler ölmeyi hak ediyor onları yaşama bağlayacak hiçbir hamleye izin vermeyiz” mesajı vermişlerdir.

Siyonistlerin katlettiği 10 canımız için ağıt yakacak değiliz elbet. Onlar Cenneti kanları ile satın aldılar, tıpkı binlerce Filistin Şehidi gibi.

Ancak Müslüman kanını akıtmayı kendisine şeref sayan Siyonist İsrail'in ağabeylerinden aldığı güçle kutsal topraklarımızda işgal politikalarını devam ettirmesi, işlediği suçların cezasız kalması asla sessiz kalacağımız ve kabul edebileceğimiz bir durum değildir, olmamalıdır.

Mavi Marmara Katliamından sonra haklarında açılan davaları gerek ülkemizde ve gerekse uluslararası mahkemelerde karalılıkla süründürülürken İsrail çeşitli manevralarla bu süreci sonlandırarak meseleyi kapatmaya çalışıyor.

Keza, geçtiğimiz yıl yarım ağız yaptığı “özür” ve 20 bin dolarlık para teklifine “tav” olmamızı bekliyor.

Bu durulma ilgili İHH'nın ve Şehit ailelerinin “abluka kalkmadıkça davalardan vaz geçmeyecekleri” kararlılığı üzerine bu kez siyasi makamlara dönük hamleler yapmaya başladılar.

Son küstahlık ise şöyle.

Türkiye devleti ile iyi ilişkiler geliştirmek için gösterdikleri çabayı (buna muhtac oldukları belli) biraz daha ileri bir adıma taşıyarak “İHH gibi terörist bir kurumu aradan çıkarın, onların dolduruşuna gelmeyin, biz bu meseleyi aramızda halledelim” şeklinde diplomatik baskılarda bulunuluyor.

Nasıl mı?

Öngörü şu; 20 bin dolarlık para Türkiye'deki en güçlü Yahudi vakfına aktarılacak, ilgili merciler yardım kuruluşu ile beraber bu parayı dilediğine dağıtacak

Küstahlığa bakın hele!.

Yani bu para tazminat veya bir suçun karşılığı olarak değil, bilakis İsrailin biz zavallı acınası Müslümanlara bir yardımı ve bağışı olacak.

İşin acısı Filistin Davasını çoktan ruhundan sıyırmış bir kısım Bürokratın da bu konuda kara mencine baskı yaparak” maksat hasıl oldu özür dilendi tazminat alınacak istenen oldu daha ne” şeklindeki savları ile Türkiye-İsrail arasındaki anlaşmaya varılması konusunda etkin olma çabasındalar.

İşgalci İsrail ile anlaşmanın ülkemize ne gibi bir menfaat sağlayacağından tutunda, kendini üstün ırk gören ve diğer her kesi bir böcek gibi ezmekten imtina etmeyen bu anlayışa nasıl güvenileceğine dair pek çok soruyu, yetkililere sormak ve gündeme taşımak isterim doğrusu.

Her şey gelir geçer Mülkün sahibi Allah (c.c.) bir hesap üzeredir kuşkusuz. Ancak dünya menfaati için ümmetin kutsal davasından vaz geçenler ne bu dünyada ve nede ahrette hesap veremezler.

Evet, herkesce duyulan bilinen bir gerçek ki, anlaşma masada ve imzalandı imzalanacak. Bu bilgiler kamuoyuna sızdı bir şekilde.

Şimdi size sesleniyoruz, İsrail ile anlaşmaya varmak isteyen “ülkemize karşı sorumluluklarımız var” diyen brokrasi; bizde Müslüman'ız, vicdanımıza ve Rabbimize karşı sorumluluklarımız var.

Bir şekilde ardınız sıra sürüklene kitleleri buna ikna etseniz bile, biz vicdan sahipleri tek kişi kalıncaya dek Kudüs davamızdan vaz geçmeyeceğiz.

Ve kim ki Kudüs davasından vaz geçerse kimliğinden ve kendinden de vaz geçsin, artık helakini beklesin!.

Haber Ara