Dolar

32,5864

Euro

34,8474

Altın

2.417,55

Bist

9.645,02

İran'ın uluslararası silahı: Siber saldırılar

İran’ın ABD’yi hedef alan siber saldırılarında yakın zamanlarda önemli bir artış görülüyor. Peki bu artışın ardında sadece ABD mi var?

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-11-19 00:38:23

İran'ın uluslararası silahı: Siber saldırılar

TİMETÜRK I HABER MERKEZİ

İran'ın ABD'ye karşı son zamanlarda arttırdığı siber saldırıların ardında sadece Amerika'yı düşman olarak görmesi değil başka bir sebep var: Seçim öncesi iç siyaset dinamikleri.

Siber saldırılar tamamen İran'ın iç siyaseti ile ilgili. Bu saldırılar nükleer anlaşmanın ve 2016'da gerçekleşecek olan parlamento ve Uzmanlar Meclisi seçimleri sırasında da artması muhtemel görünüyor.

İran'ın siber faaliyetleri başkan Ruhani'nin nükleer görüşmelere başlamasından önce artmışken, görüşmeler sırasında ani bir düşüş yaşadı. Bu iniş ve çıkışlar İran'ın siber faaliyetlerinin siyasetle doğrudan bağlantılı olduğunu gösterdi. Başka bir deyişle İran, siber faaliyetlerini düşmanlarına göndermek istediği mesajlara göre arttırıp azaltmakta. Nükleer görüşmeler sırasında İran anlaşmaya varma ihtimalini yükseltmek için saldırıları azaltma yoluna gitti. Temmuz ayında anlaşmaya varılması ile saldırılar daha da azaldı. Ancak son günlerde yeniden ivme kazandı.

İran siber gücü, kapasitesi açısından ülkenin iç siyasetine ve dış politikasına yön vermek açısından önemli bir araç olarak kullanılıyor.

İran siber kapasitesi açısından dünyanın ilk on ülke arasında bulunmakta ve bu kapasiteyi iki açıdan geliştirdi: savunma ve saldırı. Tahran siber gücünü ilk kez ülke içinde kullandı: muhalefeti gözetlemek ve siber alanı kullanmasını kısıtlamak ve İslam Cumhuriyeti'nin bekasını teminat altına almak.

Siber güce yönelik yapılan yatırımlar zaman içinde siber saldırı kapasitesinin, özellikle de yurtdışı siber saldırı kapasitesinin artmasına sebep oldu. İran'in siber güvenlik ve siber savaş alanlarındaki faaliyetlerinin artmasında iki ana olay tetikleyici oldu.

Olaylardan ilki, Yeşil Hareket olarak bilinen 2009 seçimlerinden sonra yaşanan olaylardı. Yüzbinlerce eğitimli genç İranlı organize olmak için İnternet ve sosyal medyayı kullandı. Ardından rejim bu sanal siyasi alanı kontrol etmek için baskı uygulamaya başladı.

İkinci olay ise İran'ı hedef alan siber saldırılardı. Bu saldırılar istihbarat toplama ve nükleer programı sekteye uğratma amaçlıydı. 2010 yılında Natanz nükleer tesisindeki santrifüjleri hedefleyen Stuntex saldırısı, başka bir ülkenin altyapısını hedef alan devlet sponsorlu ilk saldırıydı- ve İran'ı savunmasız yakaladı. Kötü amaçlı yazılım İran'ın nükleer hedeflerini iki yıl geriye götürmüştü.

İran'ın karar vericileri bu saldırıya savunma mekanizmalarını iki katına çıkarıp, saldırı kapasitelerine ciddi yatırım yaparak karşılık verdi. İran kısa zamanda eğitimli ve İnternet kurdu halkının yardımıyla çok yol aldı.

Daha da ötesi siber faaliyetler İran hükümetlerinin işleyiş biçimi haline geldi: proksilerin kullanımı, asimetrik savaş ve reddedilebilirlik. ABD Ulusal İstihbarat Şefi James Clapper Eylül 2015'te yaptığı açıklamada “İran siber programını siyasi düşmanlarına karşı asimetrik ancak orantılı intikam ve çok yönlü istihbarat toplama araçlarından biri olarak kullanmakta” dedi.

Günümüzde hükümet bünyesindeki Dini Lider'in ofisi, Devrim Muhafızları ve Besic milisleri ve hacker grupları gibi yapılara ulusal siber alanı koruma ve uluslararası siber alanı gözetleme ve hedef alma görevi verilmiş bulunmakta. Ancak yaptıkları işin tanımı, aralarındaki iş bölümü ve yardımlaşmanın boyutu diğer savunma alanlarındaki gibi bilinmiyor. İran da bunun böyle kalmasını istiyor.

İran'ın bu tür faaliyetleri ne kadar para harcadığını söylemek zor. Bilgi ve İletişim Teknolojileri Bakanlığı'nın 2014-2015 yılı bütçesi yaklaşık olarak 1.36 milyar dolardı ki bir önceki yıla göre %95 arttırılmıştı. Nükleer anlaşmanın bu tür artışların daha öteye taşıması muhtemel görünmekte.

Son siber saldırılar ise ilginç bir zamanda gerçekleşti. İlk olarak, nükleer anlaşma ABD Kongresi ve İran Parlamentosu'ndan geçer geçmez Ekim ayında kabul edildi ve dini lider Hamaney tarafından onaylandı. Anlaşma Ruhani ve takımı için başarıydı.
Ancak bir taraf için başarı demek olan şey diğer taraf için yenilgiydi. Elitler arasındaki bazı hizipler nükleer anlaşmayı İran'ın hakları ve teknolojik yetenekleri satmak olarak değerlendirdi. Bu hizipler için İran pazarının yeniden açılması ve uluslararası alanda durumunu normalleştirmesi mevzu bahis olmazdı.

Bunun yerine görünen galipleri yani Ruhani yönetimini itibarsızlaştırma yoluna gittiler. İşler İran'ın son olarak Suriye görüşmelerine katılması ile daha da karışık hale geldi.

Tahran bir yanda ABD'nin bir yanda bölgesel düşmanı Suudi Arabistan'ın bulunduğu masada oturuyor. Bu katılım her ne kadar sınırlı ve başarısız olsa da ABD muhalifleri için çok fazlaydı.

İran 2012'den beri ABD'nin finans kurumlarına görece düşük teknolojik stratejilerle saldırılar gerçekleştirdi. İran aynı zamanda ABD'nin önemli alt yapılarıyla ilgilense de buralara gerçekleştirilecek herhangi bir saldırının savaş ilanı olacağını ve buna hazırlıklı olmadığını biliyordu.

Tahran küçük ve orta ölçekli tahripkar saldırılarına muhtemelen devam edecek. Washington açısından özel sektör şirketlerini hedef alan saldırıların mağduru olmak intikam için yeterli bir sebep olacak ve muhtemel saldırıları engelleyecek. İran hükümeti siber kapasitesini uluslararası ilişkilerinde bir yükselme tahtası olarak kullamaya devam edecek.

Melahat Kemal tarafından Timetürk için Türkçe'ye çevrilmiştir.

 

Haber Ara