Dolar

32,3498

Euro

35,1287

Altın

2.302,35

Bist

9.079,97

'İran'dan 3 milyon mülteci Türkiye'ye gelebilir'

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, 'Aldığımız bilgilere göre İran'da 3 milyon mülteci var, Türkiye'ye hareketlenme içinde. Türkiye'ye gelmeye çalışıyor. Daha çok Afgan mülteciler' dedi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-03-26 11:28:00

'İran'dan 3 milyon mülteci Türkiye'ye gelebilir'

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, "Avrupa yükümlülüklerini yerine getirmezse bunun gözden geçirilme hakkı var. Geri kabul anlaşması bu haliyle yürümez" diye konuştu.

Başbakan Yardımcısı Kaynak, CNNTürk'te mülteci sorunu ve geri kabul anlaşmasına ilişkin açıklama yaptı.

Geri kabul anlaşması için şunları söyledi:

3 temel konu var. Türkiye, her bir izinsiz mülteciye karşılık 1 mülteciyi Avrupa'ya gönderecek. İkincisi Türkiye'nin göçmenlerle ilgili katlandığı maliyete katkı olarak verilecekti. Üçüncüsü vatandaşlarımızın Avrupa'da serbest dolaşımına izin verilecekti. Anlaşma iki tarafa da yükümlülükler getiriyor. Türkiye bunları yerine getirmiştir. Mali yardımla ilgili daha 500 milyon dolar/euro var. Geri kabul anlaşmasını, mülteciler üzerinden pazarlık konusu yapmayız. Avrupa yükümlülüklerini yerine getirmezse bunun gözden geçirilme hakkı var. Geri kabul anlaşması bu haliyle yürümez.

Toplam 3,5 milyon mülteci var. 3 milyonu Suriyeli. Türkiye ilk defa göç hareketiyle karşılaşmıyor. Anadolu insanlık için bir ana kucağı.

İRAN'DAN YENİ MÜLTECİ AKIMI

Aldığımız bilgilere göre İran'da 3 milyon mülteci var, Türkiye'ye hareketlenme içinde. Türkiye'ye gelmeye çalışıyor. Daha çok Afgan mülteciler. Sadece 2016'da Iğdır ve Ağrı'da izinsiz geçiş yapan 30 bin kişi girdi ve işlem yapıldı.

İSVİÇRE'DE ERDOĞAN'I HEDEF ALAN GÖSTERİ

İsviçre'nin Bern kentinde PKK/YPG'nin de aralarında bulunduğu gruplar tarafından düzenlenen ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan mitinge ilişkin görüşü sorulan Kaynak, şu yanıtı verdi:

"Dün web sayfalarınızdan baktım, sizin grup onu gölgeleyerek vermişti. Siz de görüntüyü burada göstermeyi uygun bulmadınız. Bu, Avrupa'nın çok önemli ve çok önemli bir akıl tutulması yaşadığını gösteriyor. Türkiye gibi demokrasisi olan hem de bu demokrasisini kökleştirmiş olan bir devlet var. Avrupa'nın zaten terör örgütü olarak tanımladığı bir örgüt var, bu örgütün programına izin veriyorlar. Ancak o fotoğrafta Cumhurbaşkanımızın şakağına silah dayanmasının dışında, altındaki yazı da çok ürkütücü 'Tayyip Erdoğan'ı öldürün'. Avrupa'nın değerleri bunlar mı? Avrupa'nın ortasında İsviçre gibi dünyanın hemen hemen her tarafının ortaklaşa kullanılabileceği bir serbest bölge adeta biliyorsunuz BM'nin en önemli merkezi Cenevre. New York'tan daha fazla Cenevre'de BM'nin çalışanı var. Böyle bir yerde, küçük bir pankart falan da değil kocaman bir afiş sahneyi süslüyor. Onun önünde Apo'nun posterleri ile terör örgütlerinin liderlerinin posterleri, böyle bir mitinge izin veriliyor.

Bu tamamen terörü teşviktir. Bundan daha önemli bir suç delili olamaz. Tabii sadece orada da olmadı. Almanya'da da maalesef terör örgütünün pankartlarıyla, terör örgütünün liderlerinin posterleriyle mitingler yapıldı. Belçika'da da zaten yapılıyor. Avrupa Parlamentosu'nun kendi içinde yapılmasına izin verildikten sonra olayın vahametini düşünmemiz gerekir."

"İSLAMOFOBİ, TÜRKOFOBİYAYA DÖNÜŞTÜ"

Avrupa Birliği'nin Türkiye'nin 1963'te ilk müracaatını yaptığı bir kuruluş olduğunu ve Türkiye'de bütün hükümetlerin bu hususta samimiyetle gayret ettiğini belirten Kaynak, şunları söyledi:

"Ama sanki Avrupa kendi içindeki çözülmeyi bir başka düşman yaratarak, o düşman algısı üzerinden kendi meselelerini halletmeye çalışıyor gibi bir kanaate varıyorum. Bir düşman oluşturun, o da Türkiye maalesef. İslam karşıtlığının da önüne geçti. İslamofobi, Türkofobiyaya dönüştü. Avrupa kendi içindeki büyük ekonomik daralmanın ve sosyal problemlerinin çözümünü, bir Türkiye düşmanlığı algısı oluşturmak, bunu Cumhurbaşkanımızın şahsında sembolize etmek, insanlarını konsolide etmek gibi bir hataya düşüyor. Bu hata Avrupa'yı Ortaçağ'ın karanlık dehlizlerine geri götürür. Avrupa aslında onu düşünmelidir. İktidarlar gelip geçicidir ama Avrupa'nın o değerleri, demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü... Bütün bu değerleri muhafaza etmelidir. Yoksa Merkel gider bir başkası gelir, o gider bir başkası gelir ama Avrupa bu değerlerini kaybettiği taktirde çok kaotik bir döneme girer."

Kaynak, Türkiye'nin anlaşmanın yükümlülüklerinin tamamını yerine getirdiğini dile getirerek, günde 2 bine yakın izinsiz geçiş sayısının 10-20'ye düştüğünü, ancak 15 Temmuz'dan sonra izinsiz geçiş sayısında yükselme görüldüğünü kaydetti. 

Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, "Düşünün ki bir taraf yükümlülüklerini tamamen yerine getirecek, Avrupa'ya izinsiz geçiş sayısını 10-20'ye düşürecek, öbür taraf bunların hiçbirini yerine getirmeyecek. Türkiye haklı değil mi? Tek taraflı yükümlülük olan bir anlaşma olabilir mi? Anlaşma olmaz, o dayatma olur. Geri kabul anlaşmasını biz mülteciler üzerine bir pazarlık konusu yapmayız, onlar insan. Avrupa'yla tabii ki pazarlık konusu yaparız. Avrupa kendi yükümlülüklerini yerine getirmezse, Geri Kabul Anlaşması'nı gözden geçirme hususunda Türkiye'ye bir hak doğar. Mültecilerle ilgili, onlara yönelik yaptığımız hizmetlerden dolayı bir geri adımımız olmaz. Geri Kabul Anlaşması bu haliyle yürümez. Siz, anlaşmanın hiçbir şartını yerine getirmeyeceksiniz, sonra diyeceksiniz 'Geri Kabul Anlaşması dursun.' Uçaklara, trenlere, otobüslere bindirip 'Haydi Avrupa'ya gidin' diyecek halimiz yok ama her iki taraf kendi yükümlülüklerini yerine getirmediği takdirde kendiliğinden çöken bir anlaşma olur." diye konuştu.

Haber Ara