Dolar

32,3238

Euro

35,1348

Altın

2.305,13

Bist

9.079,97

İçimizdeki Fransızlar ve Moskoflar

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-12-01 15:59:54

İçimizdeki Fransızlar ve Moskoflar

Kibirli ve küstah Vladimir Putin Ukrayna ve Kırım işgalinden sonra iyice zafer sarhoşu olmuş, bir nevi kendini Rus Çarı deli Petro olarak görmeye başlamıştı. Mazlum Kırım ve Ukrayna halkının yanında Dağıstan bölgesindeki “Müslüman halkların katılı” unvanını taşıyan bu “botokslu” sahte kahramana birisi “dur” demeliydi. Ona haddini  bildirmek, çağ açıp çağ kapayan, bu millete nasip oldu. Karizması çizildi. Pinokyo gibi olan burnu sürtünmüş oldu. Belki kendine gelir de halkını, devletini zelil etmez ve dünya barışını zedeleyecek bir  deliliğe tevessül etmez.

Rusya uzun zamandan beri Müslümanların kanlarından beslenen adeta bir “vampire” dönüştü. Ülkeyi derleyip toplayacağım diye diğer milliyet ve halkları sömüren gerçek anlamda emperyalist bir idare oldu. Ülkesindeki SSCB'den kalma ne kadar değerli ve işe yarayan sanayi kuruluşu varsa hepsini Yahudi asıllı kişilere hurda niyetine satıp vatanına ihanet eden bu zavallılar zararlarını mazlum halklardan çıkarmaya çalışıyor.

Çeçenistan ve Dağistan bölgelerinde yıllardan beri yaptığı katliamlar yetmezmiş gibi Akdeniz'e, sıcak sulara ineceğim diye Suriye topraklarına geldi. Despot, Müslüman katılı Beşşar Esed rejimine İran ve Irak ile birlikte destek vererek gerçek anlamda ortaklaşa soykırım yapıyorlar. Batılı devletler ve Rusya başından beri bu kirli savaşa ülkemizi sokmak istedi. Başaramayınca ayak oyunlarına ve sınır ihlali yaparak sabrımızı test etmeye çalıştı.   

Rusya her zaman olduğu gibi yalan söyleyerek ve gerçek niyetini saklayarak Suriye'de ve Irak'ta ve varlık gösteren, Batılı istihbaratların ihdas ettiği,  terör örgütü DAEŞ ile savaşmak için geldiğini beyan etti. Başından beri İran ve beraberindeki Şii unsurlarla birlikte sivil masum halka karşı acımasızca savaşıyordu. Bunlara Ruslar'da katıldı. Ancak olumlu yönde değişen bir şey olmadı. Aksine bu şer ittifak terör örgütlerine ses çıkarmıyor hatta destek oluyor. Kendilerine alan açmak için sivil halkı katletmeye başladı.

Bayırbucak bölgesinde yoğunlukla yaşayan Türkmen ve Arapları hedef aldılar. Türkmen dağının hemen yanında bulunan “Cebel Ekrad” yanı Kürt dağı var. Burasını da gece gündüz bombalıyorlar. Burada yaşayan Müslüman Kürt kardeşlerimiz de yoğun ateş altında. PKK-PYD teröristleri ve bu katillere, Rusya ve Esed'e destek veriyor. Zavallı kiralık kafalar, Irkçılık yapan bazı Kürtler buna neden ses çıkarmıyor? Çıkarmazlar! Çünkü o kardeşlerimiz gerçek anlamda Müslüman. Terörist ve bebek katillerinin yanında değiller. Onun için bu bölgede Ruslar Türkmenleri, Arapları ve Kürtleri havadan ve karadan bombalayarak katlediyor.  

Putin kendi kamuoyunu elde etmeye çabalıyor

Bölgedeki masum sivilleri daha fazla bombalaya bilmek için 2 adet SU-24 tipi Rus uçağı bizim sınırlarımızı 5 dakika ihlal etti. Bu zaman içinde tam 10 kez Rus pilotlar ikaz edildi. Ancak onlar bombalamaya devam edince ülkemiz kendini koruma ve angajman kuralları gereğinde füzeyle Rus uçağını vurdu. Bunun üzerine Rusya ve beraber olduğu şer ittifak ayağa kalktı. Hepsi birden bizi suçlamaya kalktı. Yalan üzerine yalan ürettiler. Her yalanın peşinden yetkililerimiz gerçek delilleri ve ses kayıtlarını ortaya koyunca bir başka yalan üretme moduna girdiler. 

Putin, kendi kamuoyunu yatıştırmak için ülkemize karşı bir dizi yaptırım başlattı. İlk önce ülkesine girişteki vizeyi bir anda kaldırdı. Karar aldığında onlarca vatandaşımız Rusya'ya gidiyordu. Havalimanına inince “sizin vizeniz yok. Ülkeye kaçak girdiniz” diye gözaltına alındılar. Allah aşkına bu devlet adamlığına ve hukuka sığar mı? Mızıkçı çocuk gibi davranıyor. Ticareti baltalamaya çalışıyor. Turistlerin gelmesini engelliyor.( Bu belki ülkemizin selameti açısından iyi olur.) Sanki gidecekleri başka yerleri var. Biz Rusya'dan yılda ortalama 5 milyar dolar kazanç elde ederken onlar bizden 25 milyar dolar kazanıyor. İlişkiler kapanırsa en başta kendi ülkesi kaybedeceğini biliyor ama halkının gözünde hala eski “sert adam” imajini korumak için rol yapıyor.

 

Türkiye başta NATO ve diğer ülkeleri yanına alarak haklılığını ispatladı. Rusya ile ilişkilerin bozulduğu anda Avrupa Birliği ile sıcak ilişkiler gelişmeye başladı. Yanı ülkemiz ve biz olmadan hem dünya hem de bölge barışı olamayacağını herkes anladı da içimizdeki beyinsizler hala anlayamadı. Haşhaşı FETÖ, Atatürkçü, Ulusalcı yalancı medya ile birlikte PKK terör örgütünün sivil militanları ve CHP lideri başta olmak üzere yöneticileri ülkemizi suçlayıp Rusyayı haklı bulmaya çalışıyor. Şer eksende buluşan bu “saz grubu” daha dün hepsi birlikte “Fransız” olmuşlardı. Şimdi ise hepsi birden Moskof ayısının yanında saf tuttular.

 

Bu vatan hainleri “kiralık amigo” gibiler. Patronları hangi ihaleye girip, hangi işi yapacakları talimatına göre hareket ediyorlar. Hiçbir zaman bu şer grup ülke ve halkın menfaatına uygun hareket etmemiştir. Etmesi de beklenmiyor zaten. Biz de bunu özellikle vurguluyoruz ki dost – düşman belli olsun. Bu şeytanlar yarın bir başka kimlik veya yüzle gelip yine yanımıza sokulmaya çalışacaktır. Bunların işi bu. Karakterleri ve hatta DNA'ları bozulmuş.

İran ve Rusya'nin terör eylemlerine dikkat

Şimdiki öncelikleri Suriye'deki lanetli rejimi ayakta tutmak. Bir yandan Esed, öte yandan terörist PYD ile THKP-C Nusayri grubunu, tescilli katıl Mihraç Ural gibi piyonları ülkemize saldırı yapacak. Böylece sözde ülke zayıflayacak, eski kötü ve köhne haline dönecek!  O devirlerin bittiğini bu Gezi Zekalılara kim anlatacak?   

Putin güdümündeki Rusya ve İran ülkemizi doğrudan hedef alacak bir aptallık yapmayacakları kesindir. Ancak bu şer ittifak önceden olduğu gibi bu olaydan sonra daha fazla sansasyonel katliam ve intihar saldırısı gibi kahpece eylemlere hız vereceklerini tahmin ediyorum. Ankara'daki patlamada Rusya ve Esed parmağının araştırılması gerektiğini daha ilk günden dillendirmiştin.

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'ye yönelik PKK tarafından düzenlenen suikast olayı da bu gidişatın bir parçası olduğuna inanıyorum. Malum saz grubu ve arkadaşları her zaman olduğu gibi bu olayda da hemen devleti töhmet altına söktü. Kameraların önünde işlenen bir cinayet var. Bu şer grup çıkıp “bu işi devlet yaptı” diyorsa, ve buna da kimse müdahale edemiyorsa pes yanı. Bu kadar barız yalan ve iftira ile kafalarımızı ütülemeye kimin hakkı var? Bu olayda hayatını kaybeden iki polisimizin de bir ailesi ve çevresi var. Malum cenahtan kimse onların derdiyle ilgilenmedi. Bu olayda bile bebek katili PKK haklı çıkarılmaya çalışıldı. İçimizdeki Moskofların tam gaz çalıştıklarının en iyi ispatı bu olsa gerek.  

Hemen hepsinin birleştiği ortak bir nokta oldu, ‘Türkiye'nin DAEŞ terör örgütüne yardım ettiğini' dillendirdiler. Buna delil bulmaya çalıştılar. Sahte ve yalan delil ve belgeler ortaya çıkardılar. Siyonist ve emperyalist çevrelerin yerli işbirlikçilerinin kontrolüne verdikleri yazılı ve görsel medya vasıtasıyla tüm dünyaya servis edildi. Haşhaşı FETÖ'nün elindeki tüm imkanların yanında Doğan Medya kuruluşları ve sözde solcu geçinen vatan hainleri işbirliği yaptı. En sonunda tetikçi olarak Cumhuriyet gazetesi kullanıldı. MIT'ın IŞİD'e silah yardımı yaptığını iddia etti.   

Dündar ve ekibi casusluktan tutuklandı!

Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar'ın eline tutuşturulan sahte belgeleri  Ankara Temsilcisi Erdem Gül imzasıyla yayımlandı. Haberde devlet'in resmi olarak terör örgütlerine silah yardımı yaptığı iddia edildi. Söz konusu haber ve fotoğraflar sadece İtrail ve Almanya ajanı olan FETÖ grubunun elde edeceği veya kurgulayacağı bir metin olmadığı iyice bilinmelidir. Bu zavallı güruh sadece bir piyon olarak kullanıldı. Söz konusu vatan hainliği ve ajanlık olunca hemen dost oluverdiler. Birbirlerinin dosyalarını kendi medyasında kullanmaya başladılar.

Gayeleri Türkiye'yi Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılamak. Böylece ülkemiz kara listeye alınacak, yaptırımlar uygulanacak ve hatta birçok alanda ambargoya duçar olacak. FETÖ, Doğan grubu ve diğer vatan hainleri sadece maşa olarak kullanılarak koca bir ülkeyi töhmet altına almak, eski fakir, despot ve gerici rejime dönmeye zorluyorlar. Böyle bir ortamda halk kaybedecek ama şeytanın ortakları güç ve nüfuz kazanacak.

Sonunda mahkemeye çağrılan Dündar ve Gül tutuklandı. Malum medya ağız yapmışcasına ortak manşet attı. "Gazetecilik hapiste" gibi gerçeği yansıtmayan haberler tutuklamayı perdeledi. Oysa bu kişiler gazetecilik yaptığı için değil “Vatana ihanet ve askeri casusluk” yaptıkları için tutuklandı. Devlete ait gizli belgeler hiçbir ülkede yayımlanamaz. Taşeronluğunu yaptıkları Siyonist rejim başta olmak üzere, ABD veya Avrupa'da herhangi bir gazeteci böylesi vatan hainliği yaptığında anında tutuklanır. Bizde olunca hemen insan hakları veya gazetecilik haklarına sığınmaya çalışıyorlar.

Ben kimsenin düşüncesinden dolayı hürriyetinden men edilip hapse konulmasını asla tasvip etmem, insanı olarak da bulmam. Ancak bu kişiler fikir beyan etmediler, yalan haber ürettiler ve düşman istihbarat birimlerinin kendilerine verdikleri bilgileri gerçekmiş gibi yayımladılar. Yanı bu kişiler ve etrafındakiler resmen tetikçilik yapmıştır.

İddia ederek söylüyorum ki bizdeki kadar vatan haini ve nankörü bol olan başka bir ülke yoktur. İçimizde ne kadar çok kripto ve ajan var. Kimisi Atatürkçü, kimisi dindar görünümlü sahtekar, kimisi liberal, kimisi Türkçü, Kürtçü, milliyetçi kimisi bilmem ne bela! Değişik sıfatlara bürünerek bu milletin ekmeğini ve suyunu içerek hainlik edenlere yazıklar olsun.

Ancak bu millet binlerce yıldan beri hem içerideki hem de dışarıdaki hainlerle mücadele ederek gelmiştir. Onun için tasalanmaya gerek yok. Allah her şeyi en iyi bilendir.  

https//:twitter.com/aslanbalci1

Haber Ara