Dolar

32,3218

Euro

35,0855

Altın

2.300,02

Bist

9.060,56

Hava kuvvetlerimizde neler değişmeli?

Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin hava ve deniz kuvvetlerindeki reform ihtiyacını kaleme aldı.

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-10-08 11:01:40

Hava kuvvetlerimizde neler değişmeli?

Rus savaş uçaklarının Türk hava sahasını ihlali ve F-16'ları tacizi, hava savunma gücümüzü yeniden tartışmaya açtı. Bu alanda son yıllarda başlayan önemli projeler olsa da eksikler büyük, Türkiye'nin hâlâ bir füze savunma sistemi yok.

Eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin hava ve deniz kuvvetlerindeki reform ihtiyacını Al Jazeera için yazdı.

İşte İsmail Hakkı Pekin'in ilgili yazısı;

Hava ve Deniz Kuvvetleri hem Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) hem de bölgemizde etkin, caydırıcı bir güç olabilmenin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ordunun yeniden yapılandırılmasında önemli bir yere sahip olan bu iki kuvvette önemli projeler sürüyor ancak yine de hayata geçirilmesi gereken mühim dönüşümler mevcut.

Peki, nasıl bir hava gücüne ihtiyacımız var? Öncelikle komşularımıza bakalım. Türkiye'nin çevresindeki ülkelerden İran, Suriye ve Rusya'da uzun menzilli füze sistemleri bulunmaktadır. İran'ın Şahap serisi füzeleri Türkiye'nin tamamını ateş altına alabilecek menzile sahiptir. Aynı şey Rusya için de geçerlidir. Suriye'nin elinde İstanbul'u vuracak menzile sahip SCUD füzeleri mevcuttur. Çevremizde tablo böyleyken Türkiye en az 15 yıldır füze savunma sistemi almaya çalışmaktadır.

Türkiye'nin hava savunması görevi Hava Kuvvetleri'ne aittir. Soğuk Savaş döneminden bu yana hava savunmasının uçaklarla yapılması konsepti ağırlık kazanmıştır ve ABD'den aldığımız NIKE füzeleri dışında yüksek irtifa ve uzun menzilli hava savunma füzesi yoktur. Elimizdeki tek güç olan NIKE füzeleri de en az 50 yıl öncesinin teknolojisine sahip olup kullanılamayacak durumdadır. Türkiye'de sadece bir batarya kalmış, diğerleri kullanım dışı bırakılmıştır. Bu füzeler dünyada sadece Türkiye ve Güney Kore'de bulunmaktadır.
Yine günümüzde önemli bir tehdit haline gelen balistik füzelere karşı da bir savunma sistemimiz yoktur. Bu konudaki çalışmalar 15 senedir sürmesine rağmen henüz bir sonuca ulaşılmamıştır. Bulunduğumuz coğrafyada caydırıcılık için bu sistemlere ihtiyacımız vardır ve sadece uçaklara dayalı bir hava savunma sistemi yeterli değildir.

“ABD'ye bağımlılık çok açık ve yadsınamaz”

Kara ve Deniz Kuvvetleri ile müşterek veya tek başına harekât icra edebilecek, gece ve gündüz her türlü hava şartında harekât yapabilecek bir hava gücü şart. Şu anda gece görev yapabilen iki filomuz var. Öte yandan ABD'ye bağımlı olmayan bir hava gücüne ihtiyacımız var; mevcut kuvvetlerin ABD'ye bağımlılığı çok açık ve yadsınamaz.

Elektronik harp yetenekli ve elektronik harbe karşı koyma imkân kabiliyetine sahip, uzun menzilli sniper podlarına (uçağın/pilotun hedefi oldukça uzaktan görüp, lazerle işaretlemesi ve diğer F-16 uçağının bu lazer üzerinden hedefe mühimmat attığı sistemler), Link 16 dediğimiz yerden veya havadan uçağın kokpitine ve uçağın kokpitinden diğer uçağın kokpitine ve yer istasyonuna görüntü aktarılabildiği sistemlere ve dost-düşman tanıma sistemine sahip uçaklara ihtiyacımız var.

Elbette Hava Kuvvetleri'mizde önemli iyileştirmeler oldu. Mesela keşif görevinde kullanılabilmeleri için F-16'lara keşif podları takılmış ve bu uçaklara keşif yapma yeteneği kazandırılmıştır. Dost birliklerimizin kendi uçaklarımızdan zarar görmemesi ve yine kendi uçaklarımızın kendi hava savunma sistemlerimizden zarar görmemesi için dost-düşman tanıma sistemi hem uçaklarımıza hem de hava savunma sistemlerine monte edilmiştir.

Mevcut durumda sadece Link 16 sistemi projesi tamamlanmadığı için hava resminin ve hedefin doğrudan kokpite ve/veya kokpitten yere aktarılması mümkün olmadığından ani çıkan hedeflere anında karşılık verilmesinde zafiyet oluşmaktadır.
Uzun menzilli havadan havaya ve havadan karaya füze sistemlerine sahip olmak çok önemli bir zarurettir. Havadan karaya füze sistemlerinin menzilleri 100 km üzerinde olmalıdır. Uçaklar çok farklı mühimmatı atabilecek bir sisteme sahip olmalı, yönetim bilgisayarları mutlaka milli yazılımlı olmalıdır.

Hava Kuvvetleri hava istihbarat uçaklarına ve elektronik taarruz icra edebilecek uçaklara sahip olmalıdır.
Havadan erken ikaz uçakları, tanker uçakları Hava Kuvvetleri'nin envanterinde bulunmaktadır. Son dönemde insansız hava araçları (İHA) da envantere girmiştir. Bu konudaki en büyük eksiklik, bu sistemin uydudan yönetilememesi ve silahlı insansız hava araçlarına sahip olmayışımızdır. Türkiye'nin X band uydusu olmadığından, bunlar yer istasyonlarından yönetilmektedirler; bu da İHA'ların sadece 200 km civarında bir menzilde kullanılmasına sebep olmaktadır. Yani menzil kısalmaktadır. Silahlı İHA'ları ABD bize satmamakta, ancak Türkiye kendi yaptığı İHA'lara silah monte edebilmek için çalışmalara devam etmektedir.
İstihbarat uydusu ile ilgili proje de devam etmektedir.

Nakliye filomuz yenilenmeli ya da modernize edilmelidir.

F-35'lerle yenilenecek olan muharip filolarımızın işletme ve idame masrafları Türkiye'nin kaldıramayacağı boyuta gelebilir. Bu maksatla ülkemiz şartlarına ve ihtiyaçlarımıza uygun millî muharip uçak projesi geliştirilmelidir.

Nasıl bir deniz kuvvetleri?

Üç tarafı denizlerle çevrili Türkiye'de öncelikle diğer kuvvetlerle özellikle de Hava Kuvvetleri'yle ve bağımsız olarak Karadeniz, Doğu Akdeniz ve Ege'de harekât icra edebilecek bir deniz gücüne ihtiyacımız var.

Deniz Kuvvetleri'nin Karadeniz ve Doğu Akdeniz'de bağımsız olarak harekât icra ederken ihtiyaç duyacağı en önemli yetenek, orta ve yüksek irtifa hava savunması ve füze savunmasıdır. Bu yeteneğin olmaması, elektronik harp ve elektronik harbe karşı koyma yeteneğinin kısıtlı olması çok büyük bir eksiklik olarak ortaya çıkıyor.

Deniz gücünün ağırlığı fırkateyn, denizaltı ve hücum botlardan oluşmalı ve üç bölgede de deniz üslerimiz bulunmalıdır. Doğu Akdeniz için tesis edilen Aksaz Üssü, Ege ve Doğu Karadeniz için de örnek olmalıdır. Doğu Karadeniz'e de mutlaka Aksaz Üssü kadar olmasa bile donanımlı bir üs tesis edilmelidir.

Deniz Kuvvetleri su üstü gemilerinin harekât icra ettiği bölgede, yüksek ve orta irtifa hava savunmasını ve füze savunmasını sağlayacak imkân ve kabiliyete sahip olmalıdır.

Firkateynlerin bir kısmı ABD Deniz Kuvvetleri'nin uzun menzilli hava savunma ve füze savunma sistemine sahip AGEIS sınıfı gemiler gibi olmalıdır. Fırkateynler uzun menzilli seyir füzesi atabilme özelliğine sahip olmalıdır. Bunların eksikliği hem gemilerimizi hava ve füze taarruzlarına hassas hale getirir, hem de açık denizden kara kesimlerindeki hedeflere yapılacak ateş desteğinin yetersiz kalmasına neden olur. Göreve gönderdiğiniz deniz gücü veya görev kuvvetinin etkinliği ve caydırıcılığı azalır.
Denizaltılar uzun süre su altında kalabilen ve havadan bağımsız özellikte denizaltılar olmalıdır. Bu konuda projeler yürütülmektedir. Ayrıca denizaltından karaya füze atabilme imkânına da sahip olmalıdır. Özellikle Akdeniz'de denizaltı harekâtı çok önemlidir ve denizaltılar uygun donanımlı olduğu takdirde her biri stratejik silah platformlarıdır.

Deniz Kuvvetleri mutlaka çok maksatlı komuta kontrol gemisine/gemilerine sahip olmalıdır. Bu konudaki proje de yürümektedir. Bu gemi/gemiler 2000 kişilik askeri, bir tank taburunu, küçük çıkarma araçlarını, genel maksat ve taarruz helikopterlerini taşıyacak imkân kabiliyete sahip olmalıdır.

Ülkemiz için özellikle de Ege Denizi için hücum botlar ve çıkarma filosu büyük önem taşımaktadır. Çıkarma filosu modern araçlarla yenilenmelidir.

Yine ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada mayın harekâtı ve mayın temizleme harekâtı hem engelleme hem de deniz yollarının açık tutulması bakımından stratejik önemdedir. Bu bakımdan mayın filosu ve mayın arama-tarama gemileri çok büyük önem arz etmektedir. Mevcut mayın filosusu ve mayın arama-tarama gemileri bir programa göre modernleştirilmelidir.

Deniz Kuvvetleri yukarıda belirttiğim önemli projelerde oldukça önemli bir yol almış durumdadır.

Sahil gözetleme uçak ve helikopterlerine, deniz istihbarat gemisi ve uçaklarına olan ihtiyacımız mutlaka kısa sürede giderilmelidir. Bunun yanında yardımcı ya da muharip olmayan gemilere (yüzer havuz, yangın söndürme, ikmal vb. gemiler) olan ihtiyacımız karşılanmalı, mevcutlar modernize edilmeli ya da yenileri alınmalıdır.

Deniz Kuvvetleri'nin ABD ve Almanya'ya bağımlı olmaması için başlatılan milli gemi projeleri ısrarla takip edilmeli ve yürütülmelidir.

Haber Ara