Dolar

32,3745

Euro

34,9906

Altın

2.326,10

Bist

9.100,75

Halep düştü ama kaybeden İran oldu

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-12-20 14:52:17

Halep düştü ama kaybeden İran oldu

Halep tarihi boyunca 30 değişik devlet ve yönetim tarafından kontrol altına alınmış, Selçuklu devletinin eğitim ve ticarete verdiği önemden dolayı da Halep Sünni Müslümanların ve tüccarların merkezi haline gelmişti. İran Rusya, ABD ve diğer emperyalist haçlı çapulcularıyla ittifak ederek Halep'i ele geçirebileceğini sanıyorsa yanılıyor. Halep'te taş üstüne taş bırakmaya bilirsin ancak oradaki insanların kalbini ve gönlünü kazanamadıktan, bölgeye hakim olamadıktan sonra neye yarar?

Osmanlı Halep'te 402 yıl hüküm sürdü. Halkı hala “Osmanlı” diyor da başka bir şey demiyor. İran şimdi Halep'i yıkıyor, tarihini değiştirmeye çalışıyor. Ancak ülkedeki tüm tarihi eserler biliniyor. Bugün şeytanı güçlerle birlik olup o güzelim şehri yıkabilirsin ancak bu ümmet o eserleri tekrar yapmasını bilir. Yapılanlarla İran'a sevgi besleyen, en azından düşman olmayanları da kaybetti. Gerçek yüzünü ortaya çıkardı. Halep katliamıyla birlikte tarih boyunca lanetlenecek ve “bebek katili” olarak anılacaktır.

Suriye'nin başına bela olan Beşşar Esed denilen katil ve cani halkından yaklaşık 600 bin kişiyi katletti. Baas rejiminin derin ve çukur idarecileri devlet tecrübesi olmayan Esed'ı öne sürerek tüm katliamları üzerine yıkıyorlar. Zavallı bir kukla olan Esed arada bir basına konuşarak varlığını duyuruyor. Her gün masumlar katlediliyor. Elinde silah olan veya rejime karşı savaşanlara yönelik bir varlık gösteremeyen rejim ve çapulcu taraftarları ancak sivilleri, hastane ve okulları bombalayabiliyor.

İngiltere ve ABD'nin organize ettiği DEAŞ terör örgütüne yönelik bırakın savaşmayı aksine yeni alanları işgal etmesi için zemin hazırlandı. Dünya Halep'teki soykırıma dikkat çekerken DEAŞ'in Palmira antik kentini yeniden almasına müsaade edildi. Algı operasyonu yapılarak Halep'teki katliamın gözden kaçırılması planlandı. Ancak Halep'teki Şii çapulcularının ve Baas rejiminin yaptığı zulmün boyutu o kadar büyük ki unutulması veya görmemezlikten gelinmesi imkansız hale geldi.

Esed'ın sözde yönettiği devlet tam bir istihbarat ve diktatör rejimiydi. İşkence ve zalimliğiyle ayakta duruyordu. Halkının büyük bölümü tarafından hiçbir zaman sevilmedi ve güvenli bir yönetici olarak kabul edilmedi. Sonunda halkının bir nebze olsun özgürlük istemesi üzerine yasaklanmış kimyasal bombalarla saldırdı. Kundaktaki bebekleri ve sokaktaki hayvanları katleden gözü dönmüş tam bir canavara dönüştü. 2011'den beri devam eden iç savaşın durması gerekir. Özellikle Halep'te İran, Hizbullah, Rusya ve etraftan toplanan çapulcu Şii terör örgütlerinin yanında onlarca ülkeden getirilen paralı katillerin kuşatması tam bir trajediye dönüştü.

Türkiye'nin girişimiyle Halep'te ateşkes sağlandı

Yaşanan katliam, saldırı, tecavüz, insanlık dışı uygulamalar nedeniyle Türkiye devreye girdi. Rusya ile görüşerek ateşkes ilan edilmesi sağlandı. Herkes sevindi. Sivil halk Halep'ten çıkacak en azından elinde silah olmayanlar gözü dönmüş sahte bir inancın tesirindeki canavarlar tarafından katledilmeyecekti. Ancak İran tarihi boyunca sergilediği fitne ve güvenilmezliğini gösterdi. Ateşkese uymadı. Sivil halkın üzerine ateş açtı. Sonra büyük babası Rusya devreye girdi. İran'a ve kuklası Esed'e “ateş kesin” dedi. Bir nebze namlular sustu ancak kandan beslenen bu caniler tekrar silahlarına sarıldı ve yine bebekleri katlettiler.

Türkiye yine Rusyayı, o da kuklalarına tekrar talimat verdi. Bu oyun birkaç gün içinde tekrarlandı. Verdikleri sözleri yerine getirmeyen, güvensiz ve sevimsiz bu yaratıklar bize ayrı söz veriyorlar, Ruslara ayrı konuşuyorlar. Katliam söz konusu oldu mu verdikleri sözleri tutmuyorlar. Bundan dolayı bunlara asla güvenilmez. Sadece şimdi değil tarih boyunca bu kaypak ve kişiliksizler sözlerinin adamı olmadılar. Halep'te son bir hafta içinde yapılan katliam ve vahşeti Siyonist İsrail bile yapmadı. Halep'ten tahliye edilen sivillere İran ve rejim milisleri saldırmasın diye havadan çekim yapılarak canlı yayınlandı. Çünkü bu pisliklere kimsenin itimadı kalmadı. Tahliyeler hala devam ediyor. Birkaç hafta sürebileceği tahmin ediliyor.

İran'ın kontrolünde olan Esed ve benzeri vahşilerin yapmış olduğu katliam son yılların en acımasızı ve en korkuncu oldu. Siyonist İsrail Lübnan'a saldırdığı zaman tüm Sünni İslam alemi Hizbullah'ın yanında durdu. Yardımlar gönderdi, dualar etti, İsrail'i ve zulmünü telin etti. Bunca zalim ve katil olan İsrail bile Lübnan halkına bu denli işkence etmedi. Çocuklarına, kızlarına ve kadınlarına tecavüz etmedi. Canlı olarak hiçbirini yakmadı. Araçla üzerinden geçmedi. Hazreti Ömer veya diğer Sahabe-i Kiram'a hakaret etmedi. Küçücük çocukların vücutları kahkahalar eşleğinde jiletlerle kesilmedi. Kısacası Siyonist ve lanetli İsrail'in yapmadığı işkenceleri maalesef Araplar ve İranlılar komşularına yaptı.

Tarih ve kültür kenti olan Halep soytarı ve çapulcuların eline geçtiğini kabul etmek gerekir. Ancak önemli olan burayı elde tutmaktır. İran veya emperyalistler burada durabilecek mi? Yıllarca “büyük şeytan” dediği ABD'ye sırtını dayayarak Halep'i yıkmak ve talan etmek, masum kadınların iffetine göz dikmek, camileri, çarşıları ve köprüleri yok etmenin bedeli kolay kolay unutulmayacak. Bırakın Suriye halkını dünya Müslümanları bu barbarlığı ve vahşeti asla unutamaz. Bosna Hersek'te Sırp çetniklerinin işlediği mezalim gibi Halep'te işlenen tecavüz, işkence, toplu katliam ve Sünni Müslümanlara yönelik intikam söylemleri maalesef akıllara kazınmış olacak.

Halep'te canımız ve ciğerlerimiz yakıldı. Bunu Rusya ve ABD tek başına yapmış olsa bu denli kahrolmazdık. Yıllarca sahip çıktığımız, kardeşimiz dediğimiz, Ehli kıble diye bizden kabul ettiğimiz İran, Hizbullah ve bu eksende bulunan kişilerin yapması, en acısı da sözde din adamlarının Hamaney ve Sistanı gibi şeytanların bu vahşetin yaşanması için fetva vermeleri bizi çok daha derinden yaraladı. Bizim gibi mutedil olan kişilerin kalbindeki sevgileri bile söküp aldılar. Halep düştü ama İran ve savunduğu değerler kaybetti. İnsanlığı öldürdüler.

İran haçlılarla birlik olup Müslümanları katlediyor

Dışarıdan bakıldığında bir araya gelmeleri imkansız gibi görünen devletler ve örgütler Müslümanlara karşı birleştiğini görüyoruz. Rusya, ABD, İran, DEAŞ, PKK/PYD, AB ve Şii terör örgütleri bir avuç masum sivili katletmek için birleşti. Bu yetmezmiş gibi teröristleri Türkiye üzerine salmak ve kentlerimizde kahpece, kadın kılığına girerek bomba patlatarak canımızı yakmaya devam ediyorlar. İstanbul'dan sonra Kayseri'de patlatılan bombaların arkasında bu şer güçlerin olduğu bilinmektedir. Sözde ABD'nin düşmanı olan İran'ın en yakın dostu olduğunu bir kenara not ediyoruz. Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov'un katledilmesi her ne kadar FETÖ ve ABD'yi işaret ediyorsa da bu terör örgütünün İran ve PKK bağlantısının olduğu bilinmektedir.

Yıllardan beri Komünizm ile savaştığını dile getiren ABD şimdi dünyada tek kalan gerici ve kanlı terör örgütü PKK/PYD ile ortak hareket ediyor. Türkiye'ye karşı bu şerefsiz ve katillere silah yardımı yapıyor. Bu satılmış ve şerefsiz örgütler “Kürt” kimliğini kullanarak halkına, İran'da “Şii” inancını kullanarak gerçek inanç sahiplerine ihanet ediyor. Her iki şer grubun gerçek amacı bölgedeki Müslümanları katletmek ve halklar arasında iç savaş çıkarmaktır. Suriye bahane edilerek asıl hedefin Türkiye'nin bölünmesi, parçalanması ve kaosun hakim olmasıdır.

PKK'nın bunca kalleşliği ve kahpeliğine rağmen Türk halkı Kürt kardeşlerine karşı nefret değil daha da birbirlerine sevgiyle bağlandı. Şii inancını kalkan olarak kullanan İran'ın kışkırtmasına rağmen Sünni İslam dünyasında Şia inancına sahip olan kişilere yönelik bir tepki vermek yerine onları bağrına basması oyunların tutmadığını gösteriyor. İran Şii inancını kendi çıkarı için kullanan bir mücrimden başka bir şey değildir. Nasıl ki bebek katılı PKK Kürt kimliğini kullanıp başarılı olamıyorsa İran'da Şii inancını kullanarak başarılı olamayacaktır. Kendine dost olanları da kaybetti.

Halep'te Müslümanlar katledilirken İran ve haçlı işbirliğinin yapıldığına şahit olduk. Bu zillete ortak olanlar, ses çıkarmayan, üzüntü duymayan ve elinden geldiğini yapamayanlar tarih önünde ve vicdanlarda mahkum olacaktır. Bu öfke yığını içine girerek suçu olmayan Kürt kardeşlerimize ve Şia inancında olan kişilere sakın ola ki şerefsizlerin yaptığını yapmaya kalkışmayalım. Başta İran ve emperyalistler zaten bunu istiyor. Bölgede irk ve mezhep temelli yeni bir cephe açmak istiyorlar.

Bizler İran, İsrail, ABD, Rusya, DEAŞ veya PKK gibi katliam ve zulüm yapamayız. Masum insanlara, hayvanlara ve çevreye zarar veremeyiz. Ama emperyalistler ve onların maşaları Filistin, Libya, Irak, Suriye, Arakan, Mısır, Doğu Türkistan, Somalı, Yemen ve Mali'de Müslümanları katlediyor. Halep'te masum sivillerin İran ve Esed rejimi tarafından katledilmesine ve yakılmasına artık tahammülümüz kalmadı. Bu zulmü yapanlar cezalarını mutlaka çekecek ve onları Allah'a havale ediyorum. Bu yaratıkları bildiğin gibi eyle Ya Rab…

VİDEO HABER

Sahibinden 16 milyon TL'ye satılık ‘tarihi kilise’

Haber Ara