Dolar

32,5445

Euro

34,9009

Altın

2.427,23

Bist

9.645,02

Erarslan: Anayasada yazarsa daha mı dindar oluruz?

Star Yazarı Sibel Erarslan 'laiklik' tartışmalarını bugünkü köşesine taşıdı...

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-04-29 15:58:28

Erarslan: Anayasada yazarsa daha mı dindar oluruz?

TİMETURK I HABER MERKEZİ

Yazısında "Peki dindarlık Anayasa ile sağlanabilecek bir mevzu mudur" diye soran Erarslan şunları söyledi:

"Sanmıyorum. Zira yönetmelik, kanun veya anayasayı geçin... Kuran'ı Kerim işte şurada duruyor. Allah'ın sözü dahi bizi dindar olmaya yeterince teşvik edebiliyor mu? İlahi söz ve emirlerin o Kitap'ta kayıtlı olması, bizi Allah katında makbul bir kul kılmaya tek başına kadir midir? Tevrat ve İncil ise daha da eski metinlerdir ki onlar da yetmemiştir insanlığı dindar eylemeye... Değil mi ki kul yapımı, insan yazımı başka yazılı metinler mukayyet olabilsin insana ve dindarlığına...

Öyleyse şöyle diyebilir miyiz; yazı başka, hayatsa daha başkadır...

İRLANDA VE İRAN ANAYASASI TARİFİ

Yarılma böyle başlar zaten, sorun böyle çıkar ortaya. Bir şey yazıya dökülüyorsa, zaten güvensizlik vardır orada, unutkanlık vardır. Unutmamak, bir daha yanılmamak ve acıya düşmemek için yazarız, kenara. Nedir kenar? Bazen bir mağara duvarıdır, bazen mezar taşı, bazen kilden tabletler, belki bir mühür, belki de bir kapı, belki bir Kralın elindeki ferman veya bir soytarının boynunda asılı eman. Bir yazı mekanı olarak “kenar”; hafızadır. Ve içeriğin, özün; çeperidir, kılıfıdır, taşıyıcısıdır. İrlanda Anayasası'nın Kadir-i Mutlak olana Tanrı'ya atıf yapıyor oluşu veya İran Anayasasındaki İslam Devleti ve mezhep tabiyeti vurgusuna bakalım... Bu dinsel vurgular, bahsedilen toplumları, tek başına dindar kılmaya yetmiş midir...

YAZI İLE İNSAN

Yazı ile insan, yasa ile birey arasında bir mesafe vardır. Ki bu mesafe akıl'dır, ayırt etme, seçme, tercih etme dediğimiz şeyler bu kısa mesafede cereyan edip durur. Eğer bu mesafe olmasaydı, ya meleklerden veyahut hayvanattan olurduk. Dolayısıyla yasa bize, kenar/merkez ilişkisiyle başlayıp, biçim/muhteva, öz/gelecek şeklinde devam edebilecek bir dizi ahenk sorusunu taşır. İdeal olan ile hayat olan arasındaki gerilimlerdir bunlar... Katilleri sevmeyiz, lanet ederiz mesela, bir insanı öldürmek günahtır, ayıptır, yasa dışıdır, lakin içinde katilleri de barındıran bir hayatta döner dururuz... Yasa, işte tam da burada şamandıradır... Kötü patlamış bir denizde elini koyup tutunabileceğin umudun sınırı...

İLK TOPLUMSAL SÖZLEŞME: KANUNNAME

Kral Nabukadnezar'ın birbirinin boğazını sıkan tüccarların kavgasından gına getirdikten sonra yazdırdığı söylenir, insanlığın ilk Kanunnamesini... Bu kanunname çiftçilerle tacirlerin kavgasını kesebilmiş midir emin değiliz ama insanlığın kaleme aldığı ilk toplumsal sözleşme olarak geçmiştir kayda...

Soru şudur: Kavga nasıl son bulacaktır...

NE OLMUŞTU?

Abdülkadir Selvi 2 gün önceki köşesinde laiklik tartışması ekseninde Yeni Anayasa'yı yazmış, aldığı kulis bilgiler ışığında şunları söylemişti:  

"Ak Parti 'dindar anayasa' tartışmalarına girmek istemiyor. Fakat ülkenin yüzde 99'u Müslüman olduğuna göre İslam dinine ve Allah inancına vurgu yapılması tartışılıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan da açıklamalarda bulunmuş şunları söylemişti:

Bunların hepsi boş şeyler. Anayasada bu ülkedeki tüm dini grupların inançları güvence altına alınıyorsa, devletin tüm inanç gruplarına eşit mesafede olması esas alınıyorsa, özellikle İslam'a vurgu yapmaya ne diye ihtiyaç olsun? Ben bir Müslüman olarak inancımı istediğim gibi yaşayabiliyorsam mesele bitmiştir. Hıristiyan Hıristiyanlığını yaşayabiliyorsa, Musevi Museviliğini yaşayabiliyorsa, ateist ateistliğini yaşayabiliyorsa onun için de bitmiştir. Laikliğin, devletin tüm farklı inanç grupları için bir güvence olduğunu, bütün farklı inanç gruplarına eşit mesafede durması olduğunu anlattım. Hatta o zaman, şimdi hapiste olan Müslüman Kardeşler yetkilisi Muhammed Bedii, ‘Bu dediğiniz nasıl bir şey' diyerek şaşkınlığını dile getirmişti. Kendisine anlatınca, ‘Böyle olduktan sonra ben de bunu tasvip ediyorum” demişti. Laikliği, ladinilik, din karşıtlığı gibi sunar ya da uygularsanız, elbette itirazlarla karşılaşırsınız. Oysa laiklik, devletin, tüm inançlara, ateistler dahil tüm gruplara eşit mesafede olması; tüm inanç gruplarının devletin güvencesi altında olmasıdır.

 

Haber Ara