Dolar

32,3498

Euro

35,1287

Altın

2.302,35

Bist

9.079,97

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Türkiye-Rusya ilişkilerini değ

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Türkiye-Rusya ilişkilerini değerlendirdi

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-11-28 15:00:00

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, Türkiye-Rusya ilişkilerini değ
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, Rus savaş uçağının Türkiye'nin hava sahasını ihlal ettiği için düşürülmesi olayının Türkiye-Rusya ilişkilerinde kısa süreli bir karmaşaya yol açtığını ancak ilişkileri rayından çıkarmayacağına dikkati çekti. Kalın, "Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler, bunu aşacak derinliğine ve siyasi-ekonomik öneme sahiptir" değerlendirmesinde bulundu.

Kalın, "Daily Sabah" gazetesinde "Suriye Savaşı ve Türkiye-Rusya İlişkileri" başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Türk hava sahasını ihlal eden Rus savaş uçağının düşürülmesine değinen Kalın, yazısında "Rus savaş uçakları, geçmişte de Türk hava sahasını birçok kez ihlal etmişti. Rus ordusunun, Türkiye'nin uyarılarına aldırış etmediği görülüyor. 15-16 Kasım'da Antalya'da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, konuyu yeniden ele almış ve Türkiye-Suriye sınırında herhangi bir olayın önlenmesi konusunda fikir birliğine varmıştı. Türkiye'nin angajman kuralları açıktır ve bölgedeki tüm taraflar tarafından da bilinmektedir" ifadelerini kullandı.

Olayın Rusya'ya karşı düşmanca bir eylem olmadığını vurgulayan Kalın, "Savaş uçağının kime ait olduğu, ancak vurulduktan sonra belirlenmiştir. Suriye savaşıyla ilgili ciddi görüş ayrılıklarına karşın Türkiye, Rusya'nın çıkarlarını hedef almamıştır ve böyle bir niyeti de yoktur. Hatta Türkiye, Ukrayna krizinin ardından Rusya'ya karşı alınan yaptırımlara da katılmamıştır. Türkiye ve Rusya, son 10 yılda ekonomik ilişkilerini güçlendirmiş ve vatandaşları için yeni olanaklar sağlamıştır" diye yazdı.

Olayın hemen ardından yüksek duyarlılık gösterilmesinin doğal olduğuna işaret eden Kalın, Türkiye-Rusya ilişkilerinin bu karmaşayı aşacak genişlik ve derinliğe sahip olduğuna dikkati çekti.

Batı'nın tüm eleştirilerine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile özel bir ilişkiye sahip olduğunu belirten Kalın, Erdoğan'ın olaydan duyduğu üzüntüyü dile getirdiğini ve France 24'e verdiği röportajda "Rus uçağı olduğunu bilseydik farklı davranırdık" ifadesini kullandığını hatırlattı.

Bunun Türkiye'nin NATO üyesi bir ülke olarak, topraklarını ve hava sahasını ihlallere karşı savunma hakkı olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğine dikkati çeken Kalın, "Türkiye'nin hava sahası, aynı zamanda NATO'nun hava sahasıdır" değerlendirmesine yer verdi.

Kalın, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun da "Türk hava sahasında kimliği belirlenemeyen bir jetin düşürülmesi, belirli bir ülkeye karşı yapılmış bir eylem değildi. Türkiye, mevcut angajman kuralları temelinde egemen olduğu toprakların bütünlüğünü korumak üzere harekete geçti. Toprağımızı korumaya dönük önlemler yerinde kalacak ama Türkiye, gerilimi düşürmek için Rusya ve müttefiklerimizle birlikte çalışacak" dediğini anımsattı.

Türkiye'nin DAEŞ'e destek verdiği ve petrol satın aldığı iddialarının hiçbir temeli olmayan bir karalama kampanyasının parçası olduğuna vurgulayan Kalın, "Bu iddiaları öne sürenler, hala ortaya tek bir somut delil koyamamıştır. Bunun yerine, isimsiz kişiler ve belirtilmemiş konumları referans göstererek anekdot tarzında hikayeler aktarmaktadır. Kesin olarak bildiğimiz tek şey, hem ABD hem de AB'nin Esed rejimi adına DAEŞ'ten petrol alan belirli bazı kişilere yaptırım uyguladığı gerçeğidir. Bu kişiler arasında Suriyeli işadamı George Haswani, Mudalal Khuri, Suriyeli bir bankacı, zengin Rus işadamı ve Dünya Satranç Federasyonu'nun Başkanı Kirsan Ilyumzhinov yer almaktadır" tespitini paylaştı.

Suriye'ye giden yabancı teröristler konusunda Türkiye'nin, diğer tüm ülkelerden daha fazla çaba harcadığını vurgulayan Kalın, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye, terör şüphelisi 2 bin 500 kişiyi sınırdışı etmiş, 25 bin kişinin de ülkeye girişini yasaklamıştır. DAEŞ'le bağlantısı olduğundan şüphelenilen yüzlerce kişi gözaltına alınmıştır. Bu kişilerin geldiği ülkeler, ancak Paris'teki saldırıların ardından güvenlik önlemlerini artırmıştır. Yabancı savaşçıların DAEŞ saflarına katılmasını önlemekte istihbarat paylaşımı ve koordinasyon kilit öneme sahiptir. Hiçbir ülke, ülkeler arası ve sınır ötesi terörle tek başına mücadele edemez."

Kalın, makalesinde "Birbirini suçlama girişimleri bir yana bırakılmalı, bunlar yerine DAEŞ'e karşı etkili bir mücadele yürütmeli ve Suriye'nin adil ve makul bir siyasi geçiş yaşamasını sağlamalıyız. Esed rejimini kurtarmak için yapılan Rusya-İran planı, DAEŞ ve diğer teröristlerin elini güçlendirmekten başka bir işe yaramayacaktır. Ilımlı Suriyeli muhalif grupları bombalamak, sadece Suriye savaşının iki baş suçlusuna olan Esed rejimi ve DAEŞ'e yardımcı olacaktır. Dünya, bu iki şeytandan aynı anda kurtulmalıdır. ABD Başkanı Barack Obama ve Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande'ın da Beyaz Saray'daki basın toplantısında işaret ettiği gibi Suriye'nin geleceğinde Esed'e yer yoktur. Esed iktidarda kalmaya devam ettikçe Suriye'deki savaş da sürecek, DAEŞ'e terör eylemleri için mühimmat ve zemin sağlayacaktır. Esed rejiminin destekçileri, bu suç savaşını sürdürmesine yardım ederek krizi çözmemekte aksine daha da derinleştirmektedir" ifadelerine yer verdi.

Kalın'ın, yazısı şu şekilde sürdü:

"Rusya'nın Türkiye yakınlarındaki Türkmen dağlık alanındaki askeri eylemleri hakkında da soru işaretleri bulunmaktadır. Suriye'de Türkmenlerin yaşadığı bölgelerde DAEŞ grupları bulunmamaktadır. Rus savaş uçakları, Esed rejiminin muhalefetin kontrolündeki Cisr eş-Şuğur ve İdlib'e ilerlemesine yardımcı olmak için ılımlı muhalif gurupları bombalamaktadır. Bu, DAEŞ ile mücadeleye hiçbir yardımı olmayacak yanlış bir stratejidir. Rusya'nın şimdiye kadar Suriye'ye düzenlediği saldırıların yüzde 90'ı DAEŞ'ten ziyade ılımlı muhalif grupları hedef alırken Moskova'nın kimi korumaya çalıştığı açıktır.

Rusya, DAEŞ'i ortadan kaldırmakta ciddiyse DAEŞ karşıtı Suriyeli grupları bombalamayı kesmeli ve hem Esed rejimine hem de DAEŞ terörüne son verecek siyasi geçiş sürecine yardımcı olmalıdır. Kimsenin DAEŞ hedeflerine saldırı düzenleyen Rusya, ABD ya da Fransa ile herhangi bir sorunu yoktur. DAEŞ karşıtı koalisyon üyeleri arasındaki gereksiz uzlaşmazlıklar, sadece teröristlere ve Esed rejimine yardımcı olur. Dünya liderlerinin, küresel güç rekabetleri için maliyetli girişimlerde bulunmak yerine DAEŞ terörü, Esed rejiminin devlet terörü ve mülteci krizine neden olan kökenler üzerine odaklanması gerekmektedir."

Haber Ara