Dolar

32,3415

Euro

35,1126

Altın

2.239,52

Bist

8.895,73

Cumhurbaşkanı Erdoğan Reuters'e konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2)- 'AB'nin kendi çek etmesi lazım. AB şu anda bir dağılma sürecinin içerisine girmiştir. Bir tane, iki tane ülke şu anda AB'yi ayakta tutamaz. Bunu bilmeleri lazım ama Türkiye gibi samimi ve farklı bir inancı temsil eden ülkenin orada olması onlara güç katardı. Onlar halen bunun farkında değil çünkü AB'nin içerisinde halkı Müslüman olan bir tane ülke yok. Olursa sadece

7 Yıl Önce Güncellendi

2017-04-26 00:30:54

Cumhurbaşkanı Erdoğan Reuters'e konuştu
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) kendini çek etmesi gerektiğini belirterek "AB şu anda bir dağılma sürecinin içerisine girmiştir. Bir tane, iki tane ülke şu anda AB'yi ayakta tutamaz. Bunu bilmeleri lazım ama Türkiye gibi samimi ve farklı bir inancı temsil eden ülkenin orada olması onlara güç katardı. Onlar halen bunun farkında değil çünkü AB'nin içerisinde halkı Müslüman olan bir tane ülke yok. Olursa sadece Türkiye olur ama bunu da 54 senedir hazmedemediler." dedi.

Erdoğan, Reuters'a verdiği röportajda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Demokrasinin asla tek adam rejimi olmadığını ve olamayacağını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"15 Temmuz'da öyle bir darbe girişimiyle karşı karşı kalıyorsunuz ki 249 kişi şehit oluyor, 2 bin 193 yaralı var. Bütün bu insanların dalga dalga genişlediği bir Türkiye var. Düşünün ben o gece halkımı meydanlara çağırdığım zaman tereddütsüz meydanlara yürüdüler. Ben de halkımın arasına karıştım. Tabii ki bütün bu şehitlerin aileleri ve yaralıların aileleri meydanlarda bu yönetimle ilgili, referandumla ilgili yaptığımız mitinglerde hep bir şey söylediler. 'Benim evladımın ve eşimin, benim kardeşimin kanı yerde kalmasın. İdam, idam, idam' dediler. Benim de onlara verdiğim cevap ne olmuştur? Bu konuda karar halkımındır. Milletimin şu andaki sesini parlamentoya kim taşıyacak? Partiler taşıyacak. Partiler parlamentoya getirir, parlamento bu konuda böyle bir karar alır da bu da bana gelirse ben cumhurbaşkanı olarak böyle bir kararı onaylarım. Niye? Çünkü halkımın talebi budur da onun için. Demokrasi, halkların bir ülkeyi yönetimdeki sesi değil mi? Dolayısıyla onların sesine kulağımızı tıkamak mümkün mü? Hayır mümkün değil. Hatta ben şunu da söyledim. Gerekirse halka gidilir, bununla ilgili referandum yapılır, halk böyle bir referandumda eğer buna karar veriyorsa halkın talebine zaten uymak durumunda kalırsınız."

- "AB, Türkiye karşı hiçbir sözünü tutmamıştır"

İdamın uygulandığı ülke sayısının uygulanmayan ülkelerden çok daha fazla olduğuna dikkati çeken Erdoğan "O ülkeler AB üyesi değil diye mi onlar gündeme gelmiyor? Böyle bir durum var. Kaldı ki şu anda bizim ülkemizde henüz böyle adım atılmış değil. Şu anda parlamento açıldıktan sonra bu parlamento gündemine gelir mi, gelmez mi ayrı bir şey." dedi.

Türkiye'nin AB'ye 54 yıl önce başvurduğunu anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

"54 yıldır AB, Türkiye karşı hiçbir sözünü tutmamıştır, samimi davranmamıştır, dürüst davranmamıştır. En son 6 yıldan bu yana... Bakın Suriye'den, Irak'tan 3 milyona yakın insanı biz ülkemize kabul ettik. Bunlar nereden kaçıyordu? Bombalardan kaçıyordu. Biz bunları şu anda ülkemizde misafir ediyoruz. Peki AB tüm bu olaylar karşısında bize hangi sözü verdi? Dedi ki 'Temmuz 2016'da size 3 milyon avro vereceğiz. Verdi mi? Hayır. Hatta 'İkinci yine aynı yıl içerisinde bir 3 milyar avro daha vereceğiz.' Peki şu ana kadar verdiği ne biliyor musunuz? 725 milyon avro. BM Mülteciler Konseyi verdi mi? O da 550 milyon dolar verdi."

Erdoğan, Türkiye'nin sivil toplum kuruluşlarıyla beraber 25 milyar dolar harcama yaptığına işaret ederek şöyle konuştu:

"El insaf. Türkiye bu kadar büyük riskleri alacak, bu kadar insanı ülkesinde misafir edecek, Avrupa sürekli bunlardan kaçacak ve kalkıp halen Türkiye'nin üzerine üzerine gelecektir. Türkiye, şu anda bütün bunlara rağmen sabırla bu mültecileri ülkesinde ağırlamanın gayreti içerisinde. İster kabul ederler, ister etmezler. Irak'tan, Suriye'den ne kadar insan ülkemize gelirse gelsin biz bunlara kapımızı kapatmayacağız çünkü o bombalardan kaçan insanları biz dışlayamayız. Onlara gönlümüzü açtık, elimizdeki bir tas çorbayı onlarla paylaştık, paylaşmaya da devam ediyoruz."

- "Latin Amerika ülkelerine vize yok ama Türkiye vizeye tabi"

Lübnan ve Ürdün'ün de mültecileri kabul ettiğini dile getiren Erdoğan, "Avrupa ise dikkat edin hep kaçıyor, kabul etmiyor. Dolayısıyla biz onurlu şekilde bunlarla bütünleşmeye bu yolda da devam edeceğiz ama ben AB'yi özellikle sözünü tutmaya davet ediyorum. AB bugüne kadar sözünü tutmamıştır. Halen tutmamakta direnmektedir. Bize böyle kenardan köşeden bazı şeyler uydurmasının hiçbir anlamı yok." dedi.

Erdoğan, ilk dönemde 15 olan fasıl sayısının Almanya Başbakanı Angela Merkel ve eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ülkelerindeki seçimleri kazandıktan sonra 35'e çıkarıldığını hatırlattı.

Türk vatandaşlarına vize serbestisi konusunda ise Erdoğan, "Bakın Latin Amerika ülkelerine vize yok ama Türkiye vizeye tabi. 2015'in sonunda vizeler kalkacaktı, 2016'ya ertelediler. 2016'da ne yazık ki halen kalkmadı ve şu anda 2017'deyiz. Dürüst değiller. Bu gerçekleri de görmemiz lazım." dedi.

- "AB şu anda bir dağılma sürecinin içerisine girmiştir"

Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili Erdoğan, şu anda özellikle AB'nin tavrını çok merak ettiklerini bildirdi.

Bu ay sonunda Brüksel'de dışişleri bakanları toplantısı yapılacağına işaret eden Erdoğan, bu toplantıdan ne çıkacağını göreceklerini belirtti.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Avrupa eğer bu konularda, işte şu son bazı gelişmelerle birlikte bazıları çıkıyor ileri geri konuşuyorlar. 'Biz AB olarak Türkiye ile müzakereleri durdururuz' vesaire filan felan gibi şeyler yapıyor. Eğer anlayış ve mantık gerçekse o zaman tabii ki biz ne yapacağız, durumu gözden geçireceğiz çünkü Türkiye şu anda 35 fasılla ilgili her şeyde hazır. Türkiye'nin hazır olmadığı hiçbir fasıl yok. İstedikleri anda hepsini önlerine koyduk, koyuyoruz. Hangisini isterlerse. Bizim bu noktada açığımız yok ama onlar halen oyalıyorlar. Samimiyseler, dürüstseler AB'den Sorumlu Bakanım ve Dışişleri Bakanım dahil olmak üzere oturulur ve bir an önce bu iş hallolur. 'Ha bunu halletmeyeceğiz, biz 3-5 sene daha bunu sallayacağız' derlerse bize de o zaman yapacağımız tek şey kalıyor. Millete gitmek. İngiltere gitti mi millete? Gitti. Brexit kararını çıkardı mı? Çıkardı. Ne oldu. Şu anda çok da rahat huzurlu şekilde geleceğe yürüyorlar. Belki bunu şimdi başka ülkeler takip edecek. Buna 'hayır' diyemeyiz? Aynı şeyi mesela Norveç de yaptı. Biliyorsunuz Norveç'in girişiyle çıkışı bir oldu. Benzer bir şey Türkiye için niye olmasın? Çünkü karşımızdakiler samimi davranmıyor. Samimi davranmadığı için biz de başka çıkış yollarını bulmak zorundayız. Niye biz kadar bu kapıda oyalanalım ki? 54 sene dilek kolay. 54 sene Türkiye'yi AB kapısında oyalayacaksın, ondan sonra da niye böyle olacaksın. AB'nin kendi çek etmesi lazım. AB şu anda bir dağılma sürecinin içerisine girmiştir. Bir tane, iki tane ülke şu anda AB'yi ayakta tutamaz. Bunu bilmeleri lazım ama Türkiye gibi samimi ve farklı bir inancı temsil eden ülkenin orada olması onlara güç katardı. Onlar halen bunun farkında değil çünkü AB'nin içerisinde halkı Müslüman olan bir tane ülke yok. Olursa sadece Türkiye olur ama bunu da 54 senedir hazmedemediler. Belki de bu hazımsızlığın arkasında bu vardı. Şimdi bunlar yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Onun için biz şu anda aynen gözlemedeyiz, beklemedeyiz. Her an her şey olabilir."

(Sürecek)

Haber Ara