Dolar

32,3438

Euro

35,1167

Altın

2.306,62

Bist

9.079,97

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FRANCE 24'e konuştu (2)

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FRANCE 24'e konuştu (2)

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-11-27 02:42:44

Cumhurbaşkanı Erdoğan, FRANCE 24'e konuştu (2)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şu anda Rusya, Suriye'de rejimle beraber hareket ediyor. Her türlü desteği veriyor. İran, her türlü desteği veriyor. Fakat DAEŞ'e karşı şu anda mücadele veriyorlar mı vermiyorlar mı bu önemli. Bakın çok açık, net söylüyorum. Vermiyorlar" dedi.

Erdoğan, Fransız FRANCE 24 televizyon kanalına, gündemdeki gelişmelerle ilgili mülakat verdi.

Rusya'nın Türkiye'yi kaçak petrol satma konusunda DAEŞ'e yardım etmekle suçlamasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bundan dolayı çok üzgünüm. Onu açıkça söyleyeyim. Bir defa, bu ifadeyi kullananlar öncelikle bunu ispat etmeye mecburdur. Eğer bunu ispat edemezse bu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı çok büyük bir saygısızlıktır. Bunu yapanlar müfteridir. İftira atıyorlar. Bir defa bizim birinci derecede petrol ve doğal gaz alımı yaptığımız ülke Rusya'dır. Bunu kendileri biliyor. İkinci derecede biz İran'dan doğal gaz ve petrol alırız. Üçüncü derecede Azerbaycan, dördüncü sırada Kuzey Irak, beşinci sırada Cezayir ve Katar'dan doğal gaz ve LNG alımı yapıyoruz" diye konuştu.

Rusya'dan bazı firmaların DAEŞ'le ortak olarak Suriye rejimine petrol satışı yaptığıyla ilgili ABD Hazine Bakanlığı'nın açıklaması bulunduğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bakın şu anda benim elimde ABD Hazine Bakanlığı'nın açıklaması var. Bu açıklama da 'Rusya Federasyonu'na ait firmalar ile DAİŞ ortak olarak petrol satışı yapıyor' diye. Kime? Rejime. Suriye rejimine. Bunlar bizim elimizde belge olarak var ve bunu da ABD açıkladı. Fakat burada yapılan bu iftira ve dürüst olmayan ifadeler hakikaten siyasette, veyahut da yönetimde üst düzeye gelmiş insanlara yakışmıyor. Biz şu anda kaçakçılıkla ülkemize bizim petrol sokmaya çalışanlar olduğu zaman hemen onlara biz bir defa yapışıyoruz. Ellerindeki petrolleri kesinlikle alırız. Ondan sonra da onları bizim gümrük ticaret kendisi alır, imha eder. Bizim yaklaşım tarzımız budur."

Türkiye'nin petrol alışverişi yaptığı ülkelerin başında Rusya'nın geldiğine dikkati çeken Erdoğan, "Çok ayıp. Bunu Rusya yetkililerin söylememesi gerekirdi. Bizim asla terör örgütleriyle böyle bir alım satımımız yoktur. Bunu ispat etmeleri gerekir. İspat ettikleri an Tayyip Erdoğan böyle bir görevin başında bulunmaz. Ama bu iftirayı atanlar, acaba o yerlerini bırakabilirler mi? Biz namusumuzla yaşıyoruz. Namusumuzla yaşamaya da devam edeceğiz. Bakın ben size sadece şunu söyleyeyim. Biz 2014'te 79 milyon litre kaçak petrol yakaladık. Bu kaçak petroller yakalandığı zaman gümrük ticaret bunları alır imha eder" diye konuştu.

"Sizce Suriye'de öncelikle DAEŞ'le mi savaşmak lazım, Beşar Esed sorunu daha sonra mı çözülmeli?" şeklindeki soru üzerine Erdoğan, "Bunların her ikisi de beraber yürüyen süreçler. Şu anda Rusya, Suriye'de rejimle beraber hareket ediyor. Her türlü desteği veriyor. İran, her türlü desteği veriyor. Fakat DAEŞ'e karşı şu anda mücadele veriyorlar mı vermiyorlar mı bu önemli. Bakın çok açık, net söylüyorum. Vermiyorlar. Şu anda özellikle Rusya'nın mücadeleyi verdiği yer Lazkiye ve kuzeyidir" dedi.

Suriye rejiminin Bayırbucak Türkmenleri'nin olduğu bölgeyi sürekli olarak ateş altında tuttuğunu belirten Erdoğan, son 1,5 ay içerisinde orada ılımlı muhaliflerden 300 kişinin öldüğünü söyledi.

Hayatını kaybedenler içerisinde Türkmenlerin ağırlıkta olduğunu ifade eden Erdoğan, "Hele son bir hafta içerisinde 20 tane Türkmen öldürüldü. Bunlar Bayırbucak Türkmenleri. Bütün bunlar gözümüzün önünde olurken DAEŞ tamamıyla doğu bölgesindedir. Cerablus ve daha doğusudur. Dolayısıyla oralarda herhangi bir, şu ana kadar DAEŞ'le mücadele yok. DAEŞ'le mücadeleyi kim sürdürüyor? Koalisyon güçleri sürdürüyor. Koalisyon güçleri şu anda o bölgede havadan, karadan ılımlı muhaliflerle, Özgür Suriye Ordusu'yla bunu sürdürüyor ve DAEŞ'e karşı oralarda ciddi neticeler de almış durumdalar. Fakat burada maalesef biz Rusya'nın böyle bir mücadelesini şu ana kadar tespit edebilmiş değiliz" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin son günlerde Amerika'yla bir operasyon yürüterek, Türkiye-Suriye sınırını DAEŞ'e karşı kapatıp kapatmayacağına ilişkin soruya ise Erdoğan, "O başladı zaten. Şu anda DAEŞ'e karşı özellikle Mare-Harcele dediğimiz hatta şu anda havadan bu mücadele sürerken bunun yanında karadan da Özgür Suriye Ordusu mücadelesini devam ettiriyor. Bizim sınırla ilgili olarak DAEŞ'e yönelik, 'açıktır' diye kimse bir şey iddia edemez. Biz bu noktada zaten şu ana kadar 27 bin kişiyi içeri sokmadık, onlara giriş yasağı var. Ama bunun yanında da şu anda ciddi manada gönderdiğimiz 2 bin 550 civarında rakam var" yanıtını verdi.

Erdoğan, Türkiye'nin aşırı gruplarla mücadelesine ilişkin bir soru üzerine ise şunları kaydetti:

"O konudaki kararlılığımız bizim devam ediyor. Aşırı uçların tamamına karşı zaten tavrımız var. Bu aşırı uçları gerek Türkiye içinde çeşitli operasyonlarla yakalanıp onların tutuklanması sağlanıyor. Dışarı gönderilmesi gerekenler varsa bunlar dışarı gönderiliyor. Yargıya havale edilmesi gerekenler varsa yargılanıyor. Bu süreçler çok kararlı bir şekilde, taviz vermeksizin devam ediyor. Çünkü bu bizim terörle mücadeledeki 35 yıllık tecrübemizin de gereğidir. Biz PKK terörüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Öbür tarafta güneyimizde, Suriye'nin kuzeyinde PYD'yle bir mücadele söz konusu, ondan sonra YPG'yle bir mücadele söz konusu. Bir El-Kaide meselesi söz konusu zaten bu DAEŞ denilen örgüt biliyorsunuz El-Kaide'nin içinden çıkmış bir örgüt. 2005'ten bu yana onlarla olan bu mücadele kararlı bir şekilde devam ediyor"

Batılılar ve özellikle Amerikalıların PYD'ye silah vermesinin Türkiye'yi rahatsız edip etmediğinin sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Onu ta baştan beri zaten değerli dostum Obama'yla hep konuştum. 'Bu verdiğiniz silahlar terör örgütüne gidiyor.' Anladılar bizi. 'Bu PYD'ye verdiğiniz silahlar terör örgütüne gidiyor çünkü PYD bir terör örgütüdür. Bu silahların bir kısmı PKK'ya gidiyor ama uçaklar havadan bunları attığın zaman, bunların bir kısmı da kimin eline geçiyor? DAEŞ'in eline geçiyor, YPG'nin eline geçiyor'. Bize söylenen şey şu. 'Ama YPG, PYD, DAEŞ'e karşı savaşıyor' deniliyor. Ben de kendilerine diyorum ki, 'Bakın eğer bir terör örgütünün bir başka terör örgütüne karşı savaşması onun iyi olduğunu ifade ediyorsa o zaman ben size bir başkasını örnek vereceğim. El Nusra da DAEŞ'e karşı savaşıyor. El Nusra için iyi diyebilir misiniz?' 'Hayır' diyorlar. 'O zaman terör örgütlerinin hepsi kötüdür. Bizim için bunlar da kötüdür. Dolayısıyla bunların hepsi bizim için bir tehdit unsurudur. Bu tehdit unsuruna karşı bizim hep birlikte mücadele etmemiz gerekir' diyorum."

Türkiye ile AB arasında sığınmacı sorunu konusunda hafta sonu düzenlenecek zirvede bir anlaşma sağlanıp sağlanamayacağına ilişkin soruyu yanıtlarken ise Erdoğan, şunları kaydetti:

"Şimdi son olarak o toplantıya sayın Başbakanımız katılacaklar. Son söylenen şey, 1 yıllığına 3 milyar avro gibi bir rakamın verileceği hususu ve bunun yanında tabii vizelerin kaldırılmasıyla ilgili bazı telaffuz ettikleri aylar var ki 2016'nın sonuna doğru diye bir yaklaşım var. Tabii bunlar bizim beklentimiz değil. Bunun bir an önce halledilmesi gerekir. Aralık ortasında da 17. faslın açılacağını ifade ediyorlar. Bütün mesele burada bu külfet paylaşımını birlikte yapmamızdır. Külfet paylaşımını ne kadar sağlayabilirsek bizim mültecileri kontrol altına almamız o kadar kolay olur.

Bütün dostlarımıza hep şunu teklif ettim. Terörden arındırılmış bir bölge burada ilan edelim. Bu konuyu sayın Obama'yla da görüştük. Avrupa Birliği temsilcileriyle de görüştük. Bu ilk etapta yaklaşık bir 5 bin kilometrekarelik bir alan olabilir. Suriye tarafında. Burada uçuşa yasak bölge ilan etmek suretiyle de oraya yerleşecek olan bu mültecilerin güvenliğini sağlamamız lazım. Burada özgün mimariyle 500 ya da 1000 metrekare içerisinde konutlar yapmak suretiyle burada mültecileri yerleştireceğiz. Bütün sosyal donatı alanlarıyla oraya yerleştirerek bunların Avrupa'ya veya Türkiye'ye gelmelerini böylece önlemiş olacağız. Bizdekilerin de oraya gitmelerini sağlayacağız. Bunlar hayatlarını çadır kentlerde veya konteynır kentlerde devam ettiremezler. Ama böyle doğal bir hal olursa evleriyle sosyal donatı alanlarıyla, hastanesi, okulu vesairesiyle, bu olduğunda ben inanıyorum ki mülteciler adeta Suriye'de bir doğal kent oluşturulmasına olumlu bakıyorlar."

Türkiye'nin terörden arındırılmış bölge teklifine diğer bazı ülkelerin kuşkuyla yaklaştığının belirtilmesi üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

"Terörden arındırılmış güvenli bir bölge diyorum. Şimdi oraya kuşkuyla bakarsanız. Peki Türkiye olarak ben ne yapacağım? Ben nereye kadar gelen mültecileri alacağım? Şu anda 2,5 milyon mülteci var. Bu nereye kadar devam edecek? Biz 2,5 milyona çözüm ararken, kapımızı açıyoruz ama Avrupa şu anda 200 bin için telaşa düşüyor, 300 bin için telaşa düşüyor. O daha büyük bir alan. Mali imkanları bize göre çok daha fazla. Onlar bu telaşın içerisinde. Peki o zaman Türkiye olarak biz ne yapacağız?

Külfet paylaşımıysa gelin bunu beraber yapalım. Böyle bir bölgeyi Suriye'de buna tahsis edelim. Hatta bu 5 bin değil daha fazla da olabilir. Hepsi zaten kendi vatanlarına dönmek de istiyorlar. Böyle bir imkanı onlara hazırladığımız zaman zaten hem terör örgütüne karşı, çok daha farklı bir tavır onlar da koyacaktır. Ondan sonra onlar oraya yerleşecektir. Bunu sağladığımız anda inanıyorum ki Avrupa bu tür bir mülteci akınından kurtulacaktır. Biz de bundan kurtulacağız."

Paris'teki terör saldırılarını gerçekleştirenlerin bazılarının sığınmacıların kullandığı yolları kullandığına dikkat çekilerek, sığınmacıların Avrupa için güvenlik riski oluşturup oluşturmadığının sorulması üzerine Erdoğan, "Bizim yılda aldığımız turist sayısı 39 milyon. Şimdi bu 39 milyonun içerisinde samimi olarak turist olan da var ama bu turistlerin içerisinde kötü niyetlerle gelenler de olabilir. Dünyanın her yerinde bunu görmemiz lazım. Burada bir şeyi de ayırt etmemiz gerekiyor. Mülteci kimdir, terörist kimdir? Bu önemli" şeklinde cevap verdi.

Bu ayırımın sığınmacıların gittiği ülkeler tarafından yapılması gerektiğine de işaret eden Erdoğan, "Burada istihbarat paylaşımının dünyada çok iyi yapılması lazım. İstihbarat paylaşımı ne yazık ki sağlıklı yapılmıyor" dedi.

Ülkelerin arasındaki istihbarat paylaşımının güçlendirilmesi gerektiğini kaydeden Erdoğan, "Ülkelerin istihbaratları birbiriyle sağlıklı çalışmıyor. Ya burada bilgi kaçırıyorlar veyahut da aldıkları bilgiye güvenmiyorlar. Güvenmedikleri için de bu tür kaçamaklar olabiliyor. Eğer bilginin kaynağına sağlıklı erişebilirsek, neticeyi almamız da kolay olur diye düşünüyorum. Bu olaylar biraz da bunu öğretiyor. Temenni ederim ki bu yanlışlara bundan sonra düşmeyiz" diye konuştu.

(Bitti)

Haber Ara