Dolar

32,3817

Euro

35,0379

Altın

2.326,97

Bist

9.142,40

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Abdülkadir Yapçan çağrısı

Hür Doğu Türkistan Platformu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bir çağrıda bulunarak Abdülkadir Yapçan'ın Çin'e iade edilmemesini istedi.

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-11-23 12:58:29

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Abdülkadir Yapçan çağrısı

Hür Doğu Türkistan Platformu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a bir mektup göndererek Doğu Türkistanlı kanaat önderi Abdülkadir Yapçan'ın Çin'e iade edilmemesini istedi.

"KIRMIZI BÜLTEN ÇİN'İN TUZAĞI"

Hür Doğu Türkistan Platformu mektupta "2002'den beri İstanbul'da yaşayan Çin uyruklu Abdulkadir Yapçan'a yönelik 'TERÖRİST' iddiası tamamen bir iftira olup, kırmızı bültenle iadesini temin etmeye yönelik Çin yönetimince kurulmuş bir tuzaktır" diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Yapçan'ın Çin'e iade edilmemesi talebinde bulundu.

2002 yılından beri Türkiye'de yaşayan Abdülkadir Yapçan, 30 Eylül 2016 tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti tarafından 'terör faaliyeti' yaptığı iddiasıyla hakkında kırmızı bülten ile arandığı gerekçesi ile gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı.

Hür Doğu Türkistan Platformu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği mektup şöyle:

Sayın Cumhurbaşkanım.

Doğu Türkistanlı Kanaat önderi Abdulkadir YAPÇN Hoca için zatıalinize yakışır bir kardeş himayesi ve şefkat arz ederiz.

2002'den beri ikamet tezkeresi ile İstanbul'daki hemşerilerinin himayesinde mülteci olarak yaşayan Doğu Türkistan Kaşgarlı, Çin uyruklu Abdulkadir Yapcan'a yönelik 'TERÖRİST' iddiası tamamen bir iftira olup, kırmızı bültenle iadesini temin etmeye yönelik Çin yönetimince kurulmuş bir tuzaktır.

DTİH ( Doğu Türkistan İslam Hareketi) BİR ÇİN UYDURMASIDIR

Öncelikle ifade edeyim ki; Abdulkadir Yapcan, 20 yıldan bu yana Çin'in dışında yaşamaktadır. En önemlisi, iddia edildiği gibi Doğu Türkistan'da, Doğu Türkistan İslam Hareketi (DTİH) adıyla organize olmuş siyasi bir hareket yoktur.

Dolayısıyla, Abdulkadir Yapcan böyle bir hareketin ne kurucusu olmuştur, ne de liderliğini yapmıştır. Zaten Doğu Türkistan bölgesinde böyle bir hareket de oluşmamıştır. Bu iddia tamamen Çin'in Müslüman Uygurları asimile etmeye, onları 'terörist' damgasıyla damgalayıp, dünyanın hatta Türkiye'nin gözünde suçlu durumuna düşürmeye, sahipsiz bırakıp ortalığa salmış oldukları korku ile asimile yolunda hedeflerine bir an önce ulaşmaya yönelik uydurma büyük bir iftiradan başka bir şey değildir.

YAPCAN TERÖRİST DEĞİL, BİLGE KİŞİDİR

Abdulkadir Yapcan, Doğu Türkistan halkı arasında milli ve dini şuuru canlı tutmak, Müslüman halkın erezyonuna yönelik Çin hükümetinin etkin ve baskıcı uygulamaları karşısında kendi öz değerlerini ve ona dayalı hayat tarzını canlı ve diri tutup, bir sonraki nesillere onu taşıyabilmek için, halkına Allah'ını ve Peygamberini tanıtmış, kutsal kitabını öğretmiş ve bu doğrultudaki dik duruşu ile ısrarlı bir davranış sergilemiştir. İşte bunun için o, 1984-1997 yılları arasında yaklaşık 13 yılını Çin zindanlarında geçirmiştir.

BAŞKA ÇARESİ YOKTU

Yapcan, 13 yıl süren bu hapis hayatından sonra vücut bütünlüğünü ortadan kaldırmaya yönelik tuzaklardan kurtulabilmek için 1997 yılında Çin'i terk ederek Pakistan'a geçmiştir. Oradan orta asya türki cumhuriyetleri, Suudi Arabistan'a, Mısır'a, Ürdün'e, son olarak da 2002 yılında, tarih boyunca yeryüzündeki bütün mazlumların sığınağı olan, her yer ve zamanda zalimlerin karşısında daima dik duran, gördüğü her yerde, mazlumun elinden tutup onu ayağa kaldıran Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne, biz dindaşlarına, dildaşlarına, kardaşlarına sığınmıştır.

Şimdi ise, Sayın Cumhurbaşkanımızın ülkesini ziyaret etmesini fırsat bilen Çin, bundan 20 sene önce canını kurtarmak için ülkesini terk eden bir mazlumu, kırmızı bültenle aradığını ileri sürerek 'terörist' uydurmasıyla, yarım kalan hesabını tamamlamak üzere onun iadesini talep etmiştir.

DAEŞ'E KATILANLARA ENGEL OLMAK SUÇ MU?

Kırmızı bültenle aranan Abdulkadir Yapcan'ın terörist olduğuna dair Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmi makamlarına sunmuş olduğu dosyada Çin, müşahhas örnek olarak, Abdulkadir Yapcan'ın terörist olduğunu ispata yönelik ileri sürdüğü delillerden biri, Yapcan'ın Çin'de bulunduğu dönemlerde etrafındaki Uygurlara Kur'an-ı Kerim öğretmiş olduğu, diğeri de bilhassa son yıllarda Türkiye'de, Doğu Türkistandan gelip Türkiye üzerinden DAEŞ'e katılmak için Irak ve Suriye'ye geçmek isteyen Uygur gençlerine engel olduğunu, onlara 'eğer bir işe yarayacaksanız gidin doğma yurdunuzda bir işe yarayın' deyip, onları Doğu Türkistan'a geri gönderdiğini ileri sürmektedir.

'Şecaat arz ederken merd-i kıpti sirkatin söyler' misali Çin, DAEŞ'e katılmak isteyen Uygur gençlerine engel olup onları yurtlarına döndüren Abdulkadir Yapcan'ın bu engel olma faaliyetini terör eylemine örnek göstermekle, bizzat kendisinin uluslararası terörizme ne ölçüde destek olduğunu ortaya koymuş oluyordu.

BİR TAŞLA İKİ KUŞ VURMAK

Çin böylece bir taşla iki kuş vurmak istiyor; öncelikle Doğu Türkistan'ın 'Müslüman - Türk' unsurundan arınmasını hızlandırmak, ikinci olarak da Türkiye'nin güneyinde İran-Çin-Rus ittifakı doğrultusunda, Türkiye'nin hiç istemediği bir kuşağın oluşmasına katkıda bulunmak.

Çin, gerçekleştirmeye çalıştığı bu gizli hedeflerinin karşısında Abdulkadir Yapcan'ı engel olarak görmektedir. Zira Abdulkadir Yapcan, dünyanın neresinde olursa olsun, Doğu Türkistanlılar arasında saygınlığı olan, sözü sohbeti dinlenen bilge bir şahsiyettir. Dolayısıyla Çin, onun bir şekilde devre dışı bırakılmasını istemekte ve bu doğrultuda diplomatik gayret sarf etmektedir.

Çin'in Yapcan'ı kuzu postuna bürünerek, 'terörist'likle ithamı ve 'kırmızı bülten' taktikleri ile geri almaya kalkması veya yapmış olduğu baskılar sonucu onun Türkiye'den çıkarılıp 3. bir ülkeye gönderilmesini temin etmesi, Çin'in Doğu Türkistan'a yönelik uygulamakta olduğu zulüm ve baskısını kat kat arttıracak, bunun yanında Türkiye'den başka tutar dalı, sığınacak güvenli limanı olmayan mazlum ve mağdur 40 milyonluk Doğu Türkistanlı Müslüman Türk halkını da boynu bükük bir şekilde ümitsizliğe ve yalnızlığa mahkum edecektir.

Halbuki yukarıda ifade ettiğim gibi, 14 yıldan bu yana İstanbul'daki hemşerilerinin himayesinde ikamet tezkeresi ile yaşayan Abdulkadir Yapcan, geldiği günden beri hemşehrilerinin eğitim ve öğretimi ile meşgul olmakta, onlara Kitap ve Sünnet'i öğretmeye çalışmaktadır.

Abdulkadir Yapcan, Ehli Sünnet ve Hanefi kabullenişi doğrultusunda, hiç bir aşırılığa ve fanatizme meydan vermeden, bu öğrenci kitlesi başta olmak üzere, İstanbul'daki Doğu Türkistanlı hemşehrilerinin özlerini, ruh ve manalarını muhafaza ederek, kendilerine yakışır bir şekilde günlük hayatlarına ve eğitim - öğretimlerine devam etmelerini temin için ilmiyle irfanıyla gayret ediyordu.

YAPCAN'IN MEDENİ HALİ

Abdulkadir Yapcan evli ve bir kız babasıdır. Her ne kadar kendisinin vatandaşlık müracatı kabul edilmemiş ise de, Yapcan'ın eşi ve kızı Türk vatandaşıdır.

NETİCE-İ TALEP

Gittiği her yerde, Doğu Türkistan davasına sahip çıkmak, Çin zulmü altında inim inim inleyen Müslüman Uygur halkının sesi olabilme gayretinin ötesinde hiç bir 'suçu' bulunmayan Yapcan'a karşı Çin yönetiminin yürüttüğü bu gayri hukuki takibin bu noktaya gelmesi, her zaman haklının ve mazlumun yanında yer alan Hükümetimizin politikalarıyla da ters düştüğü gayet açıktır.

Kabul etmeliyiz ki; Doğu Türkistan davasını sürekli psikolojik baskı altında tutmak isteyen ve bu doğrultuda her fırsatı değerlendiren Çin yönetiminin, Yapcan'ın şahsında tecelli eden bu haksız takip ve ısrarı, Doğu Türkistanlı dindaş ve soydaşlarımızın, tek tutar dalları ve en güvenli limanları olarak gördükleri ülkemizde bile onları, baskı altında tutmakta ve haklı davalarında gösterecekleri gayret ve ileriye dönük besleyecekleri ümitlerini kırmakta ve hepimizin moralini bozmaktadır.

BU İTİBARLA; mahkeme tarafından tahliye edilmesine rağmen Göç İdaresince gözetim altına alınıp Kırklareli geri gönderme merkezinde tutulan ve Bakırköy ceza mahkemesi ve Anayasa mahkemesinin Çin'e iadesi talebinin reddi kararı bulunan Abdülkadir Yapcan'ın ne Çin'e, ne de 3. bir ülkeye gönderilmemesine, “denetimli serbestlik”le, kendisinin serbest bırakılarak Türk vatandaşı olma hakkını elde eden ailesi ile birlikte Türkiye'de mülteci olarak yaşamasına yönelik tavassut ve ilgilerinizi takdir ve tensiplerinize arz ederiz.


Doğu Türkistan halkı adına.

VİDEO HABER

Sahibinden 16 milyon TL'ye satılık ‘tarihi kilise’

Haber Ara