Dolar

32,5251

Euro

34,8582

Altın

2.430,15

Bist

9.645,02

Cerablus ve Arz-ı Mev’ud

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-08-29 10:54:17

Cerablus ve Arz-ı Mev’ud

Cerablus, Suriye'nin Halep ile bağlantılı bir şehri olup, bir antik kent olan Karkamış'ın da hemen yanı başındadır.

Ayrıca Suriye-Türkiye sınırında yer alması sadece Türkiye için değil, aynı zamanda bölgede çıkarı olan tüm devletler için önem arz etmektedir.

Bu anlamda Cerablus hem PKK'nın Suriye kolu olan PYD (Demokratik Birlik Partisi)için, hem İŞİD (Şam İslam Devleti ) ve hem de ÖSO (Özgür Suriye Ordusu)kuvvetlerinin etkin olduğu stratejilere sahne olmaktadır.

Nitekim uzun zamanlardır Cerablus üzerinden söz konusu örgütler tarafından yürütülen eylemler, özellikle ülkemiz açısından son derece olumsuz sonuçlar meydana getirmiştir.

Amerika Birleşik devletlerinin alenen destek verdiği PYD'nin elini güçlendirmesi için İŞID'e karşı muhalif tavır aldığı, öte yandan Baas, İran ve Rusya'nın da İŞİD'e destek verdiği çok stratejik bir konumdadır.

Anlayacağımız Cerablus Adeta bir Truva atı niteliğindedir..

24 Ağustos tarihinde başlatılan “Fırat Kalkanı” harekâtı ile Türk Silahlı Kuvvetleri Cerablus'a konuşlanan bu illegal örgütlerin, Türkiye'ye uzanan eylemelerine son vermeyi hedeflemiştir. Büyük oranda temizlenen bölge şu an SOÖ kontrolüne geçmiştir.

Burada Türk Ordusunun kararlılığına dikkat çekerken, öte yandan Amerika Birleşik Devletlerinin yaptığı açıklamalardaki cürete şaşakaldığımı itiraf etmeliyim.

ABD üst düzey yetkilileri “Fırat Kalkan” Harekâtı ile ilgili açıklamalarında, harekâti gerçekleştiren Türk ordusunu desteklerken, cümlenin sonuna PYD katkısını eklemeyi de ihmal etmemiştir.

Esasında bu şaşılacak bir durum değil. Zira ABD bölgeye kendi askerini göndermeden birileri eli ile İŞİD'le savaşmak istiyordu. Zaten bölgede kendince bir denge kurmuş,Batıyı Türkiye'ye Doğuyu'da Kürtlere tahsis etmiş bile.

Nihayetinde ABD'nin taşıdığı kaygı; bölgedeki illegal örgütler, Suriye halkının mağduriyeti veya terör eylemleri değil, sadece İŞİD varlığıdır.

Dolayısı ile başta ABD olmak üzere, Batılı ülkelerin bölgeye dair samimi düşünceler taşımak bir yana, kendi stratejik çıkarlarını öncelediğine dikkat çekmek gerekir.

Şimdi gelelim asıl meseleye.

Asıl mesele ”Nil'den Fırat'a” hedefine yöneliktir.

Yahudi dini üzerinden Faşist bir inanç geliştiren Siyonizm'e göre;bir gece Allah İbrahim ile görüşmüş ve ona “Mısır Nehrinden Fırat'a kadar olan Keniler,Keniziler,Kadomonlar,Haitilier,Feiziler,Refaler,Arminiler,Giryaziler ve Jebusiler'in memleketlerini senin nesline verdim” demiştir.

Kendilerine bahşedilmiş topraklar için artık yapılması gereken -vayedilmiş-hedef bellidir.

Filistin topraklarını İşgal etmek ve burada bir İsrail devleti kurmak, hedefin ilk somut adımı olmuştur.

Siyonizm, Filistin halkı üzerinde hakim olmak üzere kendi “gettosunu” kurmuş önce.Ardından 15 Mayıs 1948'de İsrail Devleti kurulmuş ve ilk olarak bu “illegal devleti” Amerika Birleşik Devletleri tanımıştır

Ancak elbet bu “Faşist Yahudiler” için asıl hedef, var olan İsrail devleti değil peşinde oldukları İsrail devletidir.

Keza, İsrail'in İlk Devlet Başkanı yaptığı açıklamada “Statükoyu korumak bahis konusu değildir. Biz genişlemeye yönelik dinamik bir devlet yaratmak zorundayız” diyerek, emperyalist ve işgalci mantığını tüm dünyaya, adeta ilan etmiştir.

Bütün mesele Nil'den Fırat'a kadar, bu mantıktan hareket ederek ilerlemek ve nihayetinde “Fırat'a ulaşarak” Büyük İsrail'in haritasını tamamlamaktır.

Ortadoğu'da taş üstünde taş bırakmadan, kan dökerek ilerleyen Siyonistlerin nihai hedefi Türkiye'dir.

Kutsal terörizmin” temsilcisi Siyonistlerin peşinden yürüdüğü bu gerçek unutulmadan hareket edilmesi zorunludur.

Rahmetli Erbakan Hocamızın ömrü boyunca İslam dünyasına anlatabilmek için kendisini paraladığı bu gerçek üzerinden “bir gün Suriye söz konusu olursa bilin ki hedef Türkiyedir” demişti..

Suriye üzerinden Fırat'a ulaşmaya çalışan Siyonizm'in elini besleyen ABD, bölgede kendi çıkarlarını önceleyen tüm batılı devletler ve elbette Rusya bu meselenin bir tarafından bir şekilde omuz vermektedir.

Ki, Büyük İsrail devletinin kurulması “Arz-ı Mev'ud'un” yani vaat edilmiş toprakların Siyonizm'in eline geçmesi sonucunda gerçekleşecektir.

İşte Cerablus bu bakımdan anlamlı ve tüm güçlerin “hesap alanı”dır.

Arz-ı Mev'ud bir ütopya değil aksine hızla tamamlanmak üzere olan büyük bir Siyonist eylemdir. İsrail devletinin kurucuları arasında yer alan İngilizlerin “Kürt devleti kurma” vadi ile, Kürtler üzerinden -dikkat çekmeden- bölgemizde nihayete ermesini planladıkları ciddi bir emperyalist eylemdir.

Bu açıdan Cerablus'a düzenlenen “Fırat Kalkan” harekâtı oldukça stratejik öneme sahiptir.

Büyük İsrail Devletinin tamamlanması yolundaki bu hedefin bir parçası olmadan (yalnız kalmış olsak da) kendi askeri ve siyasi stratejilerimizi iyi belirlemeli ve bir şekilde bu belayı defetmeliyiz.

Bu hem ülkemiz, hem de “Kudüs” davamız için omuzlarımıza yüklenmiş bir vebal ve sorumluluktur.

Kaldı ki, gözümüzde büyüttüğümüz bu Siyonistlerin gün gelip “ardına saklanacakları ağaçlar tarafından bile ihbar edileceği” Hadis-i Şerif aracılığı ile bizlere bildirilmiştir.(Müslim 82)

 

Haber Ara