Dolar

32,5852

Euro

34,8056

Altın

2.513,11

Bist

9.693,46

Bayramın gurbete, gurbetin bizlere bıraktıkları

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-09-20 14:56:54

Bayramın gurbete, gurbetin bizlere bıraktıkları

Bilmezdim 4 yaşındaki bir çocuğun anavatan hasreti konusunda hayalinde ve kalbinde gurbeti yaşadığını. Ta ki ozamanlarda anaokuluna başlayan kızımın öğretmeniyle yaptığı konuşmasında " Türkiyeyi Özlüyorum " dediği an'a kadar.

Yabancı topraklarda dünyaya getirdiğimiz, büyüttüğümüz , eğitimlerini buralarda verdiğimiz Yavrularımızın minicik yüreklerine anavatanımızı yerleştirdiklerini tecrübeyle anlamış oldum.

Düşündüğümüzde o yaştaki bir çocuk evvelki senelerinde Türkiye'ye kaç defa gittiğini ve hatıralarının kaç sahnesini kafasında tutmuş olabilirdi ki?!

Bazen çocukları ne kadar hafife alıyormuşuz oysa..

Sıkça yaptığım bir klasiktir çocuklarımı konuşturmak onları videoya çekmek ve bu görüntüleri arşivlemek.
3 hafta önce Sivas Havalimanında İstanbul'a uçmak üzere zamanın gelmesini ailemle beklerken, memleketime ve sevdiklerime vedanın hüzünü ile yine birkaç dakikalık çekim yaptım. Artık 9 yaşına gelmiş olan kızıma 4 sene sonra yeniden sordum.
" -Tuana, senin için Türkiye ne demek?
+Benim için Türkiye EVİM demek anne.."

Bizler yeniden bir bayrama daha ulaştık. Kavuşturana hamd-ü senalar olsun.
İbrahimce sınandığımız günlerimizin ardından İsmailce sadakatimizin ve teslimiyetimizin armağanı olarak gönderilen Kurban Bayramını aldık ve kabul ettik. Şükrümüzün simgesi olarak bildiğimiz, mahşer gününde sırat köprüsünden geçişimizi kolaylaştıracağına inandığımız kurbanlarımızı bir bir hak sahipleriyle müminler olarak paylaştık elhamdülillah..
Kabul olsun.. Mübarek olsun..
...
Gurbette deriz ailesinden, sevdiklerinden uzak kalanlar için. Farketmez hangi diyarda yada topraklarda olduğu.. Aynı mahallede, aynı apartmanda hatta aynı ailede dahi gurbeti yaşayabilir insan. Ulaşmak ister engel olan bişeyler vardır uzanamaz. Yıkması gereken duvarları vardır bir türlü cesaretini toplayamaz. Sessizce çığlıklar atıp, yardım dilense de duyulmaz sesi..
Gönlü kanatlanıp olması gerektiği yere doğru uçar hayal dünyasında ama gözlerini açtığında gerçeğini yaşamaya devam eder acıyla.

Avrupa'da yaşayanlar için bayram, hafta içine denk geldiğinden çoğunlukla öğleye kadar sürer. Okullardan izin alınır, iş yerlerinden müsade istenir, -ki bu her zaman mümkün olmayan ve zorlayan bir konudur-, bayram namazı sonrasında varsa eğer büyüklerin yanına kahvaltıya gidilir. Kucaklaşmalar ve kutlamalarla süren birkaç saatlik beraberlik yerini normal gündelik hayata çevirir.
Böyle bir günü yaşayamayanlar da hafta sonunu beklerler. Cuma'dan başlayıp Pazar'a kadar ziyaret edebilecekleri birkaç adres bulmaya çalışılır.
Bayramı bayram gibi geçirmek için bütün çabalar sarfedilir. Yakalanan mutlulukların ucundan tutulup aile fertlerine pay edilir..
Yine de gözler memleketlerimizdedir. Hikâyelerimiz oraları anlatır, sohbetlerimiz memleketle koyulaşır.. Bir araya gelindiğinde Türkiye deriz de başka birşey demeyiz sızılarımızla..

Ve bir bayram sabahına uyanışımızla beraber, boğuşuruz yalnızlığımızla. Telefonlarımızı elimize alır hasretini çektiklerimizi tek tek arar, mesajlar yazar, görüntülü aramalarla heyecanlarına ortak oluruz. Hüzünlü bir tebessüm olur dudaklarımızda hep.. Koşuşturmacalarımızla gözardı edip bir kenara koyduğumuz duygularımızı bayram dolayısıyla engelleyemeyiz. Ağlamak için nedenimiz olmaz bizim bugünlerimizde. Duygusallığımız had safhada olur. Ne umduk, neyi yaşıyoruz ve yarın nasıl olacağız sorularını sorar dururuz. Göçmüşlerimizi ve terkedilişlerimizi anar boğazımıza düğümlenen yumruyu gidermeye çalışırız. Babalar, analar, evlatlar, kardeşler, eşler , dostlar.. Hepsinin eksikliği hissedilir derin derin.
Kabuk bağlayan yaralar adeta yeniden kanamaya başlar ince ince..

Gurbette olması, bayram geçirmesi zordur azizim. Özellikle okul tatili ile çakışmayan bu bayramlar bizlerin ellerini kollarını bağlar adeta, kıpırdayamayız.
Eğer tatil olabilseydi ne yapıp edip evlatları memlekete yollamanın hesapları yapılırdı..
Görsündü, bilsindi, bağlansın atalarına kültürüne, inancına sımsıkı tutunsundu çünkü..

Sıla-ı Rahim

Nerde yaşanırsa yaşansın Bayramlar söz konusu olduğunda herkesin memleketinde sevdikleriyle beraber , imkânlar dahilinde bir arada olması gereklidir. Akrabaların birarada olmasıyla alınan enerjiden , sevaptan , güzelliklerden, Allah'ın rahmetinden nasiplenilmelidir.
Sıla-i rahimin dinimizdeki yeri çok önemlidir. Müminlerin bu konuda özellikle hassasiyetle yaklaşmaları gerekmektedir.
Alemlerin Sultanı (SAV) birçok hadisi şeriflerinde de bu konu için şöyle buyurmuştur;

" Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse akrabasını görüp gözetsin" (Buharî, İlim, 37; Müslim, İmam, 74-77).
"Akrabalık, Arş'ta asılıdır. Der ki: "-Beni gözeteni Allah gözetsin; beni terk edeni Allah terk etsin” (Müslim, Birr ve Sıla, 17);
"Akrabalık bağlarını kesip koparan kimse Cennete giremez" (Buhari, Edeb, 11);
"Her kim rızkının bol olmasını ve ecelinin gecikmesini istiyorsa akrabasını görüp gözetsin" (Buhari, Edeb, 12);
"Yoksula yapılan sadaka bir sadakadır. Bu sadaka akrabaya yapılmışsa iki sadaka demektir. Biri sadaka, diğeri sıla-i rahimdir ki bu da sadaka sayılır" (Tirmizi, Zekât, 26).
...
Bizi biz yapan değerleri unutmadan, nerden geldiğimizi her fırsatta çocuklarımıza göstermeliyiz.
Varamıyorsak bile topraklarımıza, memleketimizin ve ailemizin dokularını buralara taşımalıyız.
Birkaç gün mü, bir gün mü yada birkaç saatlik mi zaman var yalnızca.
Varsın olsun..
Biz bize hediye edilen bayramlarımızı layıkıyla geçirebilmek için ailemizle programlar yapalım.
Çocuklarımız " Biz Kurban Bayramında iken... " ile başlayan cümlelerini kurabilsinler artık .. Biraz yorulalım, emek verelim.
Eminim değecek hepsine..

Özlediğimiz bayramlara kavuşabilmenin ve yaşadığımız hayatların bizleri Rıza-ı İlâhi 'ye ulaştırması duasıyla..

Haber Ara