Dolar

32,3291

Euro

35,0400

Altın

2.279,62

Bist

9.001,13

Batının asıl derdi

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-02-01 13:46:33

Batının asıl derdi

Biraz genelleyici bir ifade ile batı derken kastım, Rusya dahil Avrupa ve Amerika kıtalarında hükmeden ve oralardan kaynaklanarak dünyanın geri kalanını idare etme ve sömürme anlayışını teml edinmiş, bir tür beyaz adam emperyalizmidir. Avustralya'nın bir İngiliz kolonisi olduğunu ifade etmek kafidir.

Ne garip bir tevafuktur ki, dünyanın yerüstü ve yeraltı zenginlikleri bunların yaşadıkları yerlerin dışında kalmış ve bu onların aç vahşi sürüler gibi orta dünyaya saldırmalarına sebep olmuştur. Evet orta dünya; zira çepeçevre sarılmış coğrafyadan bahsediyoruz ve adına kısaca doğu diyoruz.

Hayatı sadece bu dünyadan ibaret bilen batı için temel hedef elbette bu hayatı daha müreffeh ve huzur içinde yaşamak oldu. Bu maksada ulaşmak için onlarda olmayanlara göz diktiler ve eşkiyalıkla, zulümle bunları elde etmekten çekinmediler. Avrupalıların ataları korsanlıkla geçinmeyi marifet bilirken, Amerikalılar'ın ataları da işte bu eşkiya Avrupalılar idi. Amerika Birleşik Devletleri bir korsan devletidir. İşgal ettikleri kıtanın yerlilerini soykırımdan geçirip oraya yerleşen Avrupalı korsanların insan kanı ve eti üzerine bina ettikleri bir işgalci korsan devlet!

Onlar sahip olduklarını işgal ve zulümle elde ettiler. Katliamlarla korudular ve sahiplendiler. Nesilden nesile genetik bir hastalık gibi aktarılan bu mantık hala devam ediyor. Afrika ya da Asya'nın garip ülkelerinde hep batılı işgalciler ya da piyonları arz-ı endam ediyor. Sömürüyor, kanımızı emiyor ama doymuyorlar. Hep daha fazlasını istiyor, hep daha çok öldürüyorlar.

Tam da bu noktada son 200 yıldır batının bu sınır tanımaz ve kanunsuz-kuralsız emperyalizmi karşısında ciddi olarak direnen ve tam da onların hedeflerindeki coğrafyalarda yaşanan İslam duruyor. Daha öncelerde Endülüs'te kurdukları medeniyetle Avrupalılar'ın 800 yıl aralarında yaşayan ama onları yok etmeyen, ama adetlerine bile dokunmayan İslam medeniyeti...

Sonra yine yüzyıllr boyu Avrupa içlerinde devam eden bir Osmanlı medeniyeti ile muhatap oluyorlar. Karşılarında iyilik ve güzellikle yaklaşan insanlar ve adaletle ayakta duran devlet görüyorlar. Soylarına dokunmayan, inançlarına hürmet eden, ülkelerini imar eden, bir huzur ve refah medeniyeti...

Tarih boyunca hep iyiliklerimiz karşısında boynu bükük kalmış, savaş meydanlarında darmadağın olmuş bir batılı neslin eziklik genlerine işlemiş yeni yetme gürbüz oğlanları var karşımızda. Son yüzyıllarda üzerimize bu kadar büyük bir kin ve nefretle gelmelerinin ardındaki ana sebep bu:

Bizimle iyilikte yarışmaları mümkün değil, medeniyet tasavvurunu bizden kopyalamışlar ve inkar etseler de içten içe bunu bilip ayrıca diş biliyorlar. İlimlerini kopyaladıkları alimlerimizin adlarını değiştirseler de aslında neredeyse herşeylerini borçlu oldukları bu medeniyetten çılgınca nefret ediyorlar.

Kurdukları düzenin devamı için ihtiyaç duydukları zenginlikler bizim coğrafyalarımızda, hatta kafa bulmak için istedikleri uyuşturucunun bile en kalitelisi bizim topraklarımızda(Afganistan) yetişiyor. İnsan gücü için de yüzyıllarca taşıdıkları köleler bittikçe bir şekilde yenilerini yine bizim topraklarımızdan devşiriyorlar.

Bize karşı aslında çok çaresizler!

Bu kadar uzun süre saldırdıkları halde pes etmedik, bizi ayakta tutan inancımızı terketmedik, bir türlü onların kullanımına tamamen uygun hale gelmedik. Aralarına aldıklarının çoğu uyumsuzluk sorunu çıkardı ve toplumlarını ifsad ettiler.

Yakinen tanıdığım Hollanda örneğinde olduğu gibi, başları Endonezya'dan getirdikleri Molukler ve Orta Amerika'dan getirdikleri Surinamlılar ile dertten bir türlü kurtulamıyor. Üstüne işçi açığını kapatmak için aldıkları Faslılar ve Türkler de eklenince tümden içinden çıkılmaz hal aldı. Şimdilerde sömürge halklarını ülkelerinden atmanın yollarını arıyorlar. Artık zenginlikler ancak kendilerine yetecek kadar kaldı herhalde ki ortak istemiyorlar.

Sınırlarını kapatacaklar, duvarlar ve teller örecekler, gözlerini ve kulaklarını tıkayacaklar ama yetmeyecek ve kafalarının içinde bir türbin gibi dönmeye devam eden hakikat onları rahat bırakmayacak, intihar ederek bile durduramayacaklar...

Biz nihayetinde ‘geçici dünya hayatı' için ancak memur edildiğimiz sınırlarda bir imarı normal görür asıl hedefimiz olan ahirete dönük bir hayat yaşamayı hedef ediniriz. Dünyaya, insanlara ve dünyanın nimetlerine bakışımız da buna bağlıdır.

Onlara özenenlerimiz, sevilmek için çırpınanlarımız var maalesef ama yaranamayacaklar!

Onların dinlerine uymadıkça yahudiler ve hıristiyanlar senden memnun olmazlar. De ki: 'Gerçek hidayet Allah'ın hidayetidir.' Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyarsan Allah'tan sana ne bir koruyucu ne de bir yardımcı bulabilirsin. (Bakara 120)

Yahudi ya da hristiyanları dinlerine uymakla memnun edebilirler ama karşımızdaki yeni nesil emperyalistler yahudi ya da hristiyan bile değiller, memnun edilebilmeleri için bir yol yok; ya kölelik ya yok olmaktan başka!

İşte bu noktada ‘Allah'tan gayrısına köleliği' kesin olarak yasaklayan İslam karşılarına çıkıp; mensuplarına hem kendilerinin hem de idareleri altındakilerin canlarını, mallarını, nesillerini, akıllarını ve dinlerini korumayı emrediyor. İşte bu yüzden batı/Abd ya da Trump göçmenlere karşı değiller; onlar İslam'a karşı ve müslümanlara düşman, bu düşmanlığı görmemek ya da küçültmek onlara desteğe dönüşür, aman dikkat...

Haber Ara