Dolar

32,5266

Euro

34,9114

Altın

2.425,12

Bist

9.722,09

Başbakanlık YTB Başkanı Kudret Bülbül:

Başbakanlık YTB Başkanı Kudret Bülbül:

10 Yıl Önce Güncellendi

2015-05-26 14:23:29

Başbakanlık YTB Başkanı Kudret Bülbül:
Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kudret Bülbül Avrupa'nın 1930'lu ve 1940'lı yıllarda düştüğü Nazizim ve Faşizm girdabına tekrar yakalanmaması gerektiğini söyledi.

AA Brüksel ofisini ziyaret eden Bülbül, Avrupa'da yükselen İslamofobi'nin somut işaretleri bulunduğunu belirterek "Bazen toplumlar çok aşırı tepkisellik içinde olabilirler. Bazı aşırı ve popülist politikalar toplum tarafından rağbet gördüğü için politikacılar bunu tercih edebilir. Bunun yanlışlığını dile getiriyorum. 2. Dünya Savaşı öncesinde belki Almanya'da, İtalya'da bu tür aşırı popülist politikalar talep edilmişti. Politikacılar belki kısa dönemli yaklaşımlar uğruna bu taleplere teslim oldular. Almanya'da Yahudiler üzerinden ve İtalya'da başka uygulamalar üzerinden bütün dünyaya kaybettiren bir süreci yaşadık. Şimdi bu söylediklerim belki çok ileri ifadeler gibi gelebilir ama gerçekten ben çok benzer şeyleri gözlemliyorum. Gerek bazı pratikler ve bazı politikacıların tutumları bunu çok çağrıştırıyor. Akıl ve rasyonalite bu tür popülist politikalara teslim olunmamasını gerektirir" dedi.

Kudret Büldül, insan hakları, özgürlük ve çoğulculuk gibi evrensel değerlerin Avrupa'dan yayıldığını hatırlatarak "Avrupa esas itibariyle bugün girmekte olduğu o girdabı aşarak, o tekçi, farklılıkları baskılayan 1930'lar, 1940'lar Avrupa'sını terk ettiği için Avrupa oldu. Dolayısıyla bugünün yöneticileri bence bu aşırı taleplere, aşırı sağa, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı taleplerine karşı kesin ve net bir tavır almazlarsa korkarım yarın çok geç olabilir ve bu en başta Avrupa'nın kendisine zarar verir, bölgesine ve insanlığa zarar verir. Bu nedenle hep birlikte bu yanlış uygulamalara karşı çıkmalıyız. Farklılıklarla güvenlikçi politikalarla değil, insan hakları ve özgürlükler temelinde ilişki kurmalıyız" şeklinde konuştu.

Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı'nın geçen yıl Almanya, Avusturya, Fransa, Hollanda ve Belçika'da yaptırdığı değerler araştırmasında Türk kökenlilerin yüzde 71'inin kendilerinin dışlandıklarını düşündüklerini tespit ettiklerini anlatan Bülbül şu ifadeleri kullandı:

"Hem vatandaşlarımızda böyle bir hissiyat var, hem gündelik pratiklerde bunun somut örnekleri var. Cami yangınlarından tutun NSA cinayetlerine kadar, kundaklanan vatandaşlarımıza kadar pek çok alanda (İslamofobi ve yabancı düşmanlığının) hayatta somut şekilde görünürlüğü var. Bütün bunların ötesinde ve daha da kötüsü Avrupa ülkelerinde maalesef farklı olana, yabancılara, göçmenlere, Müslümanlara yönelik onların özgürlük alanlarını kısıtlayıcı düzenlemeler var. Kültürel alanlarını, ekonomik alanlarını, siyasal katılımlarını kısıtlayan ve engelleyen düzenlemeler var. Bir taraftan daha özgürlükçü daha küreselleşen bir dünyayı konuşuyoruz, insanların ve malların serbest dolaşımını konuşuyoruz ama bir taraftan imamların serbest dolaşımını yasaklayan uygulamalarla karşı karşıyayız."

Avrupa'nın kendi geleceğine ilişkin tartışmayı geçmişte Yahudiler üzerinden, bugün ise Türkler ve Müslümanlar üzerinden yürüttüğünü anlatan Bülbül, aşırı sağ partilerin ekonomik durgunluk ve küreselleşmeyle ilgili sorunları daha güvenlikçi politikalar uygulayarak aşmayı önerdiğini, farklı olanların kültürel, siyasi ve ekonomik özgürlük alanlarının kısıtlanmasını istediklerini dile getirdi.

Bu yaklaşımın 2. Dünya Savaşı öncesinde Avrupa başta olmak üzere tüm dünyaya çok büyük acılar yaşattığını hatırlatan Bülbül, "Şimdi de çok benzer bir durumla karşı karşıyayız. Türkler üzerinden, Müslümanlar üzerinden azınlıklar üzerinden bir tartışma yürütülüyor. Bence esas sorun olan bu insanlar değil. Bu insanlara yönelik Avrupa'nın uygulayacağı politikalar. Geçmişte yanlış bir girdaba girildi hep birlikte bunun çok acı sonuçlarını yaşadık. Şimdi de benzer bir durum söz konusu. belki bu girdaptan çıkmak için özgürlükçü, çoğulcu, demokrat Avrupalılarla işbirliği yapmalıyız. Birlikte dünyaya daha olumlu değerler veren bir Avrupa geleceği için birlikte çalışmalıyız" dedi.

Türkiye'nin de 1990'lı yıllarda içe kapanan, özgürlükleri kısıtlayan ve tek tipleştirici bir dönemden geçtiğini, dünyadan izole olduğunu fakat bu sarmaldan 2000'li yıllarda "güvenlikçi politikaları reddederek, demokrasi ve özgürlük çıtasını yükselterek ve normalleşerek kurtulduğunu" kaydeden Bülbül, bu dönüşümü Avrupa Birliği çıpasının ve katılım müzakerelerinin önemli yaptığını ifade etti.

Bülbül, "Avrupa Birliği geçmişte bizim içe kapanmacı politikaları aşmamıza ciddi katkısı oldu. Şimdi Avrupa'da benzer şekilde içe kapanmacı politikalar ve refleksler söz konusu. Çok benzer şekilde biz de Avrupalı dostlarla bunun yanlışlığını ortaya koymalıyız. Özgürlükçü, liberal, demokratik insanlarla birlikte bu yanlış politikalara karşı çıkmalıyız" diye konuştu.

-"Türkiye'yi önemsiyorlarsa mutlaka oy kullansınlar"

7 Haziran seçimler için yurtdışında devam eden oy verme süreciyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Bülbül, "Vatandaşlarımızın oy kullanmaları, siyasal katılımları bizim için son derece değerli. Türkiye seçimlerinde oy kullanmıyorlarsa onların Türkiye'ye dair ilgilerinin, aidiyetlerinin, Türkiye'ye dair bir gelecek perspektiflerinin zayıfladığını düşünürüz. Türkiye'yi önemsiyorlarsa, değeri buluyorlarsa mutlaka oylarını kullanıp Türkiye'nin geleceğine birlikte şekil versinler" dedi.

Türklerin yaşadıkları ülkelerdeki seçimlere de daha yüksek katılım göstermesi gerektiğini belirten Bülbül, "maalesef geçen yıl yaptırdığımız ankete göre yurtdışında yaşadıkları ülkelerin vatandaşları olan Türkler oradaki seçimlerde yüzde 20'ler-30'lar düzeyinde oy kullanıyor. Örneğin Belçika seçimlerine katılım düşükse Türkiye'den gelen insanların etkinliklerinin, görünürlüklerinin daha az olması demektir. İslamofobi, dışlanma, ötekileştirme gibi sorunlarla daha fazla karşılaşma demektir. Entelektüel, akademik, ekonomik katılımlar da önemli ama bunların en önemli tetikleyicisi siyasal katılımdır, lütfen bunu ihmal etmesinler" ifadesini kullandı.

Haber Ara