Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Başbakan Yıldırım canlı yayında

Başbakan Yıldırım canlı yayında

8 Yıl Önce Güncellendi

2016-08-25 01:11:48

Başbakan Yıldırım canlı yayında
Başbakan Binali Yıldırım, istihbarat kurumlarındaki yeniden yapılanmaya ilişkin, "Teknoloji gelişti, yani adam adama istihbarat artık yeterli olmuyor. İç istihbarat, dış istihbarat, mali istihbarat, personel istihbaratı. Birçok istihbarat şekilleri var. Bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak istihbarat yapısını gözden geçiyoruz." dedi.

Yıldırım, Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT televizyonlarında ortak canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu ve soruları yanıtladı.

İstihbarat kurumlarındaki yeniden yapılanmaya ilişkin bir soru üzerine Başbakan Yıldırım, istihbaratta geçmiş dönemde yaşanan bazı sıkıntıların bir sır olmadığını belirtti.

Türkiye'nin gelişip büyüdüğüne işaret eden Yıldırım, "Teknoloji gelişti, yani adam adama istihbarat artık yeterli olmuyor. İç istihbarat, dış istihbarat, mali istihbarat, personel istihbaratı. Birçok istihbarat şekilleri var. Bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak istihbarat yapısını gözden geçiyoruz. İç istihbaratı daha da güçlendireceğiz. MİT ağırlıklı olarak dış istihbarata bakacak ama iç ve dış istihbaratın da birbirleri arasında mutlaka geçişleri, ilişkileri olacak." ifadelerini kullandı.

Binali Yıldırım, geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri'nde yaşanan sorunların bir daha yaşanmaması amacıyla Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde sadece personel istihbaratını öngören birimler oluşturulacağını bildirdi.

İstihbarattaki yeni yapının Başbakan ve koordinasyon amacıyla da Cumhurbaşkanına bağlı hale geleceğine işaret eden Yıldırım, "Bütün ilgili bakanlıklar, kurumlar birlikte çalışıyorlar. Önümüzdeki günlerde bunu da sonuçlandırmış olacağız." diye konuştu.

- "Ekonomi için en büyük tehlike"

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadeleye ilişkin iş dünyasının bazı endişelerinin hatırlatılması üzerine Başbakan Yıldırım, "Bu hakikaten çok önemli. İş aleminde, bankacılık sektöründe bir tedirginlik var. 'Biz bu adama çek verirsek, FETÖ'ye mensupsa acaba bizim halimiz ne olacak? Şuna mal satarsak, onlar FETÖ'cüyse bizden hesap sorarlar'. Bu, ekonomi için en büyük tehlikedir. Frene basarsın ekonomi yavaşlar, krediler kesilir, ülke bundan olumsuz etkilenir." değerlendirmesini yaptı.

FETÖ ile mücadelenin ölçüsünü paylaşan Binali Yıldırım, şunları söyledi:

"Ölçü belli. Bu terör örgütüyle tamamen iç içe girmiş, gırtlağına kadar batmış firmalar var. Bunları MASAK biliyor. Zaten bir kısmına el kondu, kayyum atandı, bir kısmına işlem yapılıyor. Bunlarla ilgili gereken yapılıyor, ancak hiçbir şekilde terör örgütüyle bilerek, isteyerek ilişkiye girmemiş fakat yöneticileri arasında terör örgütü mensubu var veya ortaklarından bazıları terör örgütünün mensubu. Biz bu firmaları öldüremeyiz ki bunlar insan çalıştırıyor. Bunları yaşatmamız lazım, kurtarmamız lazım.

Ölçü, 17 Aralık 2013. O tarihten bu tarafa eğer firmalar terör örgütüyle iç içe girmiş, ilişki içine bilerek, isteyerek girmişse bunlara 'Hadi sen masumsun' diyemeyiz. Ama bu firmalarla alışveriş yapmak zorunda kalanlara da 'Siz suçlusunuz' diyemeyiz. Bu şuna benziyor, geçmiş dönemde bizim partimize kapatma davası açılınca Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakandı, dedi ki; 'Bu haksızlık. Eğer bu partinin kapatılmasına sebep olan parti mensupları varsa onları cezalandırın, partinin ne suçu var'. Biz de aynı düşünüyoruz. Bu firmaların ne suçu var?"

- "İş dünyamız, esnafımız, tüccarımız rahat etsin"

FETÖ'ye destek veren firmaların temizleneceğinin altını çizen Yıldırım, "Diyelim ki 'Milli Eğitim'de FETÖ'cüler var, Milli Eğitim'i kapatalım'. Böyle bir şey olur mu? Oradaki kimlerse onları ayıklayacağız. Aynı şekilde 'Silahlı Kuvvetler'e FETÖ sızmış, en iyisi biz bunu temizlemeyi bırakalım da kapatalım. Orduyu lağvedelim'. Böyle bir mantık olur mu? Onun için iş dünyamız, esnafımız, tüccarımız rahat etsin." ifadelerini kullandı.

Bu konuda savcılara tavsiyede bulunan Başbakan Yıldırım, "Bu işleri yaparken dikkatli olun, götürü usülde iş yapmayın. Görevimiz şirketlerimizi yok etmek, ekonomimizi zayıflatmak, işsizliğimizi artırmak değil, gerçek suçluları suçsuzlardan ayırarak, bu örgütü Türkiye'nin gündeminden çıkarmaktır. Onun için hakim ve savcılarımıza bu konuda önemli görevler düşüyor." şeklinde konuştu.

- "Önemli olan cari açığınız olduğu halde bunu yapmak"

Türkiye Varlık Fonu'na ilişkin, "Türkiye'nin cari fazlası yok, bu fonu nasıl oluşturabilir?" şeklindeki eleştiriler konusunda değerlendirmesi sorulan Yıldırım, "Önemli olan cari açığınız olduğu halde bunu yapmak. Yani Türkiye büyüyen bir ülke. 26 çeyrektir hep büyüyoruz. Sürekli büyüyen bir ülke. Küresel krize rağmen büyüyor. Çünkü Türkiye dinamik bir ülke. Türkiye yatırımları 2009 kriziden beri hız kesmeden devam ettiriyor." dedi.

Türkiye Varlık Fonu'nun devreye girmesi halinde büyük projelere kaynak sorununun ortadan kalkacağına da dikkati çeken Binali Yıldırım, şunları söyledi:

"Projelerin gecikmesi önlenecek. Türkiye'nin önünde 10 bin kilometre hızlı tren hattı var. Bunlar para. Buraya genel bütçeden kaynak fazla ayrılamıyor. Ama atıl varlıklar var, duran varlıklar var, diğer varlıklar var, menkuller var. Bunları bu fonda değerlendireceğiz ve bütçenin karı olmadığı alanlardaki yatırımları buradan karşılayacağız. Aynı zamanda vatandaş tasarruf etmek amacıyla da bu fona kaynak koyabilecek. 'Yap-işlet-devret' projelerinin gelirleri de bu fonun kaynağını oluşturacak."

- "Uzmanlarca yönetilmesi gerekiyor"

Bireysel emeklilikten gelen kaynakların da bu fonda olacağını bildiren Yıldırım, şunları kaydetti:

"Gayrimenkul tahvili, senedi. Vatandaş için gayrimenkul en iyi yatırım. Bir ev alacak ama parası yok, yetmiyor parası ama gayrimenkul kağıdı alacak. O dairenin belki yüzde 10'u kadar parası var. O parayı verecek, o daire 2 sene sonra kaç paraya çıkmışsa verdiği parayı fazlasıyla geri alacak. Başbakanlığa bağlı bir fon. Bu fonu özellikle dünyadaki Güney Kore'de, Singapur'da, başka ülkelerdeki örneklerine bakarak kurduk. Neden? Burası devlet dairesi gibi yönetilmeye kalktı mı sonunda hayal kırıklığı var, iş çıkmaz. Onun için burası çok profesyonelce, uzmanlarca yönetilmesi gereken bir yer.

Dolayısıyla devlet kurumlarının kısıtlamalarının burada olmaması lazım. Olursa yürümez. Geçmiş tecrübelerimizden biliyoruz, ona göre kurduk. 'Hiç kontrol yok' diye bir şey yok. Uluslararası denetim firmalarının kontrolüne açık, raporları alınacak. Bu raporlar Başbakanlık'ta değerlendirilecek. Her yıl da Meclis'e bilgi verilecek. Böyle de bir denetim mekanizması. Bu son anda partilerin de talepleri üzerine getirildi. Dolayısıyla kamu kaynağı kullanan hiç kimse 'Ben bir denetime tabi değilim' diyemez."

(Bitti)

Haber Ara