Dolar

32,5780

Euro

34,8263

Altın

2.418,35

Bist

9.645,02

Başbakan Davutoğlu: (2)

Başbakan Davutoğlu: (2)

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-12-01 23:49:25

Başbakan Davutoğlu: (2)
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Rusya'nın Türkiye'ye verilen doğalgazı kesme ihtimaline ilişkin, "Enerjide ben Rusya'nın böyle bir yola tevessül edeceğini düşünmüyorum. Çünkü çok ciddi karşılıklı angajmanlar, uluslararası hukuktan kaynaklanan karşılıklı haklarımız, taahhütlerimiz var. Yani bu bir bavul ticareti değil. Bu 'dur' dediğinde duracak olan. Karşılıklı taahhütler var. Ama en kötü ihtimale de hazırlıklı olmamız lazım" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Habertürk ve Show TV'nin ortak canlı yayınında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Davutoğlu, Türk hava sahasını ihlal eden Rus Savaş uçağının düşürülmesinin ardından, Rusya'nın Türkiye'ye uygulayacağını açıkladığı bazı ekonomik yaptırımlarla ilgili değerlendirmede bulundu.

Yaş sebze ve diğer bazı ürünlere gelen yaptırımlara değinen Davutoğlu, "Sebze, meyve için Türkiye'nin dünyada pazar sıkıntısı yok, başka yerlere de satar. Bunun tedbirlerini alırız. Olay olduğu anda arkadaşlarla bunu planlamaya başladım. Türkiye'nin kapısı kapanmaz. Bütün milletimiz sakin bir şekilde bu gelişmeleri takip etsin" diye konuştu.

"Bir, milli güvenliğimizi sarsıcı hiçbir eyleme izin vermeyiz. İki, fevri tepki göstermeyiz, hissi davranmayız" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Birisi bir şey söyledi diye o sözün tesiriyle aynı şekilde mukabele edip karşılıklı söylem savaşına girmeyiz. Ama ne yaparız, alırız rasyonel taraf olarak, Rusya'nın aldığı kararlar bizi nerede etkiler, nasıl etkiler, kısa, orta, uzun vadeli olarak değerlendirir, bunun tedbirlerini alırız. İlk alacağımız karar, yarın tabii arkadaşlarla detaylarını konuşacağım ama Rusya gümrüklerinde bekleyen sebze ve meyve, orada bozulmasını engelleyecek şekilde geri çekmemiz. Bunları çekeriz, elimizde kalanlar ve diğerlerini başka pazarlara sevk edilecek olanları sevk ederiz ama buradan ihracatçılarımızın zarar görmemesi için de gereken tedbirleri alırız."

-"İhracatçılar hiçbir şekilde paniğe kapılmasınlar"

Rusya'nın yaptırımlarından etkilenen sebze ihracatçısına devlet desteği verilip verilmeyeceğinin sorulması üzerine, Davutoğlu, "Tabii onlar da dahi olmak üzere. Bunu beklenmedik bir afet gibi değerlendirin. İhracatçılar o konuda kendilerinden hiçbir şekilde paniğe kapılmasınlar, gördükleri zararla ilgili çalışmalar yapıyoruz. Zaten Ekonomi Bakanımız kendileriyle toplandı, Kültür Turizm Bakanımız turizmcilerle toplanıyor. Turizmcilere başka nerelerde alan açabiliriz diye düşüneceğiz. Turizmcilere verdiğimiz, 30 Kasım'da dolan desteğin süresini uzattık. Bunların hepsini bir şekilde yeniden dengelere oturturuz. Yani bu anlamda bizim halkımızın herhangi bir şekilde paniğe kapılmasına gerek yok" şeklinde konuştu.

-"Türkiye'nin önünde alternatifler daralmaz"

Davutoğlu, Rusya'nın Türkiye'ye ihraç ettiği doğalgazı kesme ihtimalinin sorulması üzerine de şunları söyledi:

"Bir kere kendimize güven itibarıyla, şu anlamda tabii her türlü tedbiri almakla birlikte özgüven içinde olmamız gerektiren husus şu, Türkiye'nin coğrafyasında olan bir ülkesinin kapısı kapanmaz. Bakın, benim için şansız tablo, yani hükümeti kurduğumuz gün, ben hükümet listesini Cumhurbaşkanımıza sunmaya giderken, bu olay patlak verdik. Savaşla başladık, biz içine girmiş değiliz ama Suriye savaşının etkileri bağlamında, ondan bu yana birçok başka krizle uğraşıyoruz. Ama aynı anda Avrupa Birliği Zirvesi ile Türkiye AB ilişkileri yeni bir ivme kazandı. Rusya ekonomisi daralırken, Avrupa ekonomisi toparlanıyor ve tekrar kendi dinamizmini buluyor.

Mesela turizm, o kapı kapanırsa başka kapılar açılır. Çok güzel kampanya başlamış Arap dünyasında, 'Ruslar, Türk ürünlerini ambargo ediyorsa biz Türk ürünleri alacağız, bundan sonra' diye. Bunlar da gösteriyor ki Türkiye'nin önünde alternatifler daralmaz."

-" Türk-Rus ilişkileri kolay kopacak ilişkiler değil"

"Şunu ifade edeyim, Türk-Rus ilişkileri bu kadar kolay kopacak ilişkiler değil" ifadesini kullanan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Karşılıklı ihtiyaç içinde olduğumuz ilişkilerdir. Avrupa'da aldığımız kararlardan biri de Türkiye-Avrupa arasında üst düzey enerji diyaloğu başlatmak. Çok çarpıcı ifadeyle söyleyeyim, dengelerin nasıl değişebileceğini enerji piyasasında göstermek için, ben Dışişleri Bakanlığımda önümde bulduğum ilk dosya Nabucco dosyası. Hatırlayacaksınız, Azerbaycan'dan gelip Orta Avrupa'ya giden hat. Şimdi birçok kişi unuttu. Onları raflardan çıkarıp bir ay içinde Nabucco anlaşmasını imzalamıştık, Ankara'da. Bu telaşla Rusya, Güney Akımı başlattı. Bulgaristan-Yunanistan üzerinden. Avrupalılar, Nabucco'nun önemini kavrayamadıkları ve gerekli finansmanı sağlamadıkları için biz TANAP'ı devreye soktuk. Sonra Ukrayna krizi başlayınca bu sefer bize alternatif olarak üretilmiş olan Nabucco'ya alternatif, sonra TANAP'a alternatif gibi düşünülen Güney Akımı, bize 'Türk Akımı' diye teklif edildi. Yani size alternatif olan şey, size teklif ediliyor.

Şimdi Rusya ile bir gerilim yaşıyoruz. Tabii bu proje gündeme gelmeyecek ama başka projeler de gündeme gelecek. Şunun için bunu zikrediyorum, statik bakmayacağız olaya. Şu kazanım, bu kayıp değil. O kadar hızlı akan uluslararası konjonktür var ki her şeyden önce soğukkanlı olmak lazım. Türkiye coğrafyası çok kıymetli coğrafya, uzun zamandır bu coğrafyada oturanlar, eğer rasyonel davranıp bir de özgüvenleri, milletten aldıkları destek varsa, uzun dönemde mutlaka kazanırlar."

-"En kötü ihtimale de hazırlıklı olmamız lazım"

Davutoğlu, "Enerjide ben Rusya'nın böyle bir yola tevessül edeceğini düşünmüyorum çünkü çok ciddi karşılıklı angajmanlar, ikinci müşterisiyiz hem de uluslararası hukuktan kaynaklanan karşılıklı haklarımız, taahhütlerimiz var. Yani bu bir bavul ticareti değil. Bu 'dur' dediğinde duracak olan. Karşılıklı taahhütler var. Ama en kötü ihtimale de hazırlıklı olmamız lazım. Onun için de Enerji Bakanlığına, değişik alternatifleri çalışma talimatı verdim. Bu çalışma da yapıldı" diye konuştu.

Doğalgaz alımıyla ilgili İran ile bir görüşme yapılıp yapılmadığı yönündeki soruyu yanıtlayan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"İran'dan doğal olarak gelen gazımız var. Azerbaycan'da olacağım, perşembe günü. Azerbaycan'dan gelen doğalgaz miktarını, LNG imkanlarını değerlendireceğiz, başka imkanları da ama öncelikle Rusya'nın böyle adım atmaması yönünde beklentimi ifade etmek istiyorum. Yani bunun için gerekli görüşmeleri yaparız. Atarsa tabii inşallah bu çalışmamın hepsini yaparız ama şunu da geçen Erzurumlulara sormuşlar, tek tek, 'böyle bir durum olursa ne yaparsınız' diye. Biri öyle diyor, ben böyle bir şey teklif ediyor değilim ama ' 'gerekirse tezek yakarız ama sınırlarımızı çiğnetmeyiz' gibi bir ifade kullanıyor bir Erzurumlu. Biz tabi böyle bir şey olacak değil Allah'ın izniyle elimizdeki bütün imkanları kullanacağız. Muhtemelen de böyle bir gelişme olmaz. Ama olursa bizim milletimiz, vatanı ve onuru için gerekli fedakarlıkları göstermeye de hazır bir millettir. Benim bu anlamda milletimize güvenim tam. İnşallah böyle olacak anlamına gelmez. Olursa alacağımız tedbirler var. Alıyoruz, alacağız. Ümit ederim vakti geçmeden o düzeye çıkmadan Rusya ile ilişkilerimiz tekrar rayına oturur."

-"Türkiye'nin tavrı, Rusya'nın aşırı özgüven içine giren psikolojisini sarstı"

"Karşılıklı bağımlılıktan söz ettiniz. Buna rağmen krizi derinleştirmede Putin'in iç kamuoyuna oynama gibi bir hedefi olabilir" şeklindeki bir soruya da yanıtlayan Davutoğlu, şöyle dedi:

"Ben bu krizde stratejik boyuttan daha çok psikolojik boyut görüyorum. Yani Rusya ile Türkiye'nin stratejik çıkarlarının çatıştığı bir yerde değiliz. Suriye'de farklı düşünüyoruz ama Suriye dahi stratejik çıkarlarımızda ortaklıklar bulabiliriz ama psikolojik bir faktör var. Çünkü son dönemde özellikle Gürcistan 2008 savaşından bu yana birçok hamle ile değişik alanlarda çok aktif bir, aktifi her yönde kullanabilirsiniz, hırslı bir politika yürüttü. Ukrayna, Gürcistan, Kırım. Bu konuda da aşırı bir özgüven oluştu. Suriye sahasına girerken Suriye sahasının Türkiye için ne kadar önem taşıdığını bildiği halde, bizim uyarılarımızı, kanaatlerimizi çok ciddiye almadı. Hava sahamız çiğnenmemiş olsaydı Suriye'de yaşanan bütün acılara, Rus savaş uçaklarının katlettiği bütün sivillere rağmen yine de Rusya ile görüşmeyi tercih ederdik. Ama eğer hem sınırımızda soydaşlarımızı katledeceksiniz hem oradan mülteci akınlarına yol açacak şekilde insanları süreceksiniz hem de sınır ihlali yapıp bizim topraklarımızdan gidip yine oradaki kardeşlerimizi bombalayacaksınız, e bu kadarı da fazla. Şimdi bu tutum, Türkiye'nin gösterdiği tavır, Rusya'nın son yıllarda o aşırı özgüven içine giren psikolojisini sarstı. Bu sebeple de kamuoyuna dönük olarak böyle bir söylem sebebini benimsemesinin sebeplerinden birinin bu olduğunu düşünüyorum. Ama herkes empati yapmalı. Rusya ve Ruslar onurlu bir millet ama Türkler de onurlu bir millet. Bizden saygı bekleyenin bize saygı göstermesini beklemek de bizim hakkımız."

-"En geç ekim ayında vize muafiyeti"

Davutoğlu, "Türkiye-AB Zirve'si mülteci pazarlığı üzerinden yürümedi. Hakikaten önemli kazanımları var, diyorsunuz. Hakikaten 2016'da amasız, fakatsız, vizesiz, Türk vatandaşları pasaport kuyruğu beklemeden Avrupa'ya gidebilecek mi? Baktığımızda 72 şarttan bahsediliyor. Bir kere o 72 kriteri bir an önce yerine getirebilecek miyiz? Dolayısıyla, amasız, fakatsız vize kalkacak mı" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı:

"Öyle bir hava estiriliyor ki geri kabul anlaşması sanki mülteciler için geliyor. Hayır. Bütün Avrupa Birliği vize muafiyeti anlaşmalarında, geri kabul anlaşması var. Sırbistan ile Bosna Hersek ile kimle yapmışlarsa hepsinde var. Baştan itibaren var ve önce geri kabul anlaşması imzalanır, bir müddet uygulandıktan sonra vize muafiyetine geçilir. Biz ise o zaman geri kabul anlaşmasını hemen uygulamayı kabul etmedik ve çok çetin müzakerelerle muhataplarımıza, hatta bir seferine ilgili komiser, 2011 Şubat'ında, 'siz geri kabul anlaşmasını imzalayın, bir müddet uygulayın, sonra biz konseyden vize diyaloğu için yetki alacağız' dediğinde, 'biz Avrupa'yı tanıyoruz' demiştim. Önce bizden bir şey alındığında sonra sözler unutulur. Söze söz, parafa paraf, imzaya imza, onaya onay uygulamaya uygulama.

Diğer ülkelerden farklı olarak ikisini senkronize götürdük sonra da görüşmeler belli bir yere gelmişti. Şimdi mülteciler gündeme gelince, AB açısından bu süre daha da önemi kazandı, doğru. Ama o olmamış olsaydı da zaten 2017'de bu hayata geçecekti. Biz geri kabul anlaşmasını Yunanistan ile ihtilaflarımızı çözerek metin üzerinde bir yere getirmiştik. Mülteciler krizi, bunun 2016'ya alınmasını sağladı. Onların da geri kabule ihtiyacı daha fazla artmış oldu açık söylemek gerekirse. Şimdi oturduk bunları konuştuk, müzakere ettik. İki tarafın kabul ettiği eylem planı var, mültecilerle ilgili. Bir de bu vardığımız anlaşma, zirvenin metni dikkatli okunursa mülteciler çok kısa bir yerde geçiyor. Bütün metin ilişkileri yeniden tanımlamaya dönük. Yılda iki zirve yapılacak. Üst düzey ekonomik diyalog başlayacak. Üst düzey enerji diyalog başlayacak. Siyasi diyalog devam edecek. İlk defa Türkiye AB ilişkileri bir ete kemiğe bürünüyor, bir çerçeve kazanıyor. Şimdi ise bir yapı kazanıyor. Bu çok önemli.

Peki 72 şart nedir? Bunlarını çoğu teknik şeyler. Yani 72 deyince bizim yapacağımız mesela, pasaportların nüfus cüzdanı, kimlik cüzdanı haline dönüşmesi vesaire, vesaire. Bu konuda da yürütülen çalışmaları hızlandıracağız. İnşallah mart ayında ilk rapor çıkacak. Haziran ayında geri kabul anlaşması devreye girecek. Ondan sonra da senkronize şekilde en geç ekim ayında da vize muafiyeti, yani vatandaşlarımızın amasız, fakatsız, vizesiz, beklemesiz Avrupa'ya seyahatleri gerçekleşecek."

AB'ye üyelik süreci kapsamında uygulamaya konulması planlanan Geri Kabul Anlaşması'na ilişkin yaşanan tartışmalara da değinen Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye, mülteci kampına mı dönüşecek, hayır. Bu da söz konusu değil. Eğer bu anlaşma olmamış olsaydı, Türkiye mültecilerle ilgili ne kadar uğraşması gerekiyorsa yine uğraşmaya devam edecekti. Bu anlaşma, bize gelen mültecilerin sayısını artıran anlaşma değil. Mülteciler Avrupa'dan gelmiyor ki bizim mülteci yükümüz artmış olsun. Bu anlaşmayla bizim üzerimizdeki mülteci yükünün külfeti paylaşılacak. 3 milyar avro bu anlamda sağlanacak. Ayrıca da birlikte düzenleme ile yasal olmayan mülteci akını yerine yasal bir kotayla Avrupa ülkeleri mülteci alacak. Doğrudan mülteci alacak. Bunları bir düzene koyacağız. Bu anlamda bir önemi var. Yoksa Türkiye bir mülteci, açık hava hapishanesine dönecek diye bir algı yanlış. Avrupa ile anlaşmamış olsak da zaten mülteci riskimiz neyse ondan fazla olacak değil ondan daha az olacak."

Davutoğlu, vize muafiyetinin kapsamına ilişkin de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin Schengen bölgesindeki her yere rahatlıkla gidebileceğini söyledi.

(Sürecek)

Haber Ara