Yeşiller Partisi Federal Milletvekili Özcan Mutlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "De Maiziere bu konuda Türkiye'ye veya o bölgede sığınmacı kabul eden başka ülkelere akıl vermek yerine kendi ülkesinde asayişi sağlasın, kendi ülkesindeki 400 bin mültecinin güvenliğini sağlasın ve Almanya'da artık yasaların uygulanmasını sağlasın" dedi.
Özcan Mutlu, Türkiye'nin şu ana kadar 2 milyona yakın sığınmacı kabul ettiğine dikkati çekerek tüm asayiş sorunlarına rağmen Türkiye'de ne sığınmacı kamplarının ateşe verildiğini ne de mültecilerin şiddete uğradığını söyledi.
Mutlu, Maiziere'nin başka ülkelere akıl vermek yerine kendi ülkesindeki sığınmacıların sorunlarıyla ilgilenmesi çağrısında bulunarak, "Almanya 2015'te öyle bir duruma gelmiş ki her gün yeni bir sığınmacı yurdu ateşe verilmekte ve her gün sığınmacılar şiddet görmekte veya dışlanmakta. O yüzden Alman hükümetinin görevi Türkiye veya başka ülkelere akıl vermek yerine kendi ülkesindeki sığınmacıların sorumluluklarını üstlenip onlara sahip çıkmak olmalı" diye konuştu.
Avusturya'da bir kamyonette ölü bulunan 71 sığınmacının durumunu da değerlendiren Mutlu, Avusturya'da, Ege'de veya Akdeniz sahasında sığınmacılarının ölmesinin Avrupa Birliği'nin büyük bir ayıbı olduğunu söyledi.
Mutlu, Dublin Anlaşması kararlarıyla birlikte AB'nin, sığınmacıların yasal yollardan birliğe girişini engellediğini savunarak, kararların gözden geçirilmesini istedi. Özcan Mutlu, şunları kaydetti:
"Bu insanların Avrupa'ya geleceği bugün nasıl bir gerçekse yarın da öyle bir gerçek. Duvarlar, tel örgüler örmekle sığınmacı gelişi durmaz. Çözüm AB'nin legal yolları açması ve sığınmacılara destek olmasıdır. Suriye'den insanların kaçması kadar doğal bir şey yok, onlar şiddetten savaştan kaçıyor. Bu insanları kollamak gözetmek hepimizin görevi. AB'nin sorumluluğunu yeterince yerine getirdiği söylenemez. Almanya'ya sığınmacı geldiği için her gün mülteci kampı yanıyorsa Almanya kendini sorgulamalıdır."
Almanya İçişleri Bakanı Thomas De Maiziere, AB'ye iltica taleplerinin değerlendirileceği mülteci kamplarının Türkiye, Yunanistan ve İtalya'ya kurulmasını önermiş, böylece yolculukta çok sayıda sığınmacının ölmesine yol açan olayların da önlenebileceğini savunmuştu.
