Dolar

32,5831

Euro

34,7960

Altın

2.507,57

Bist

9.693,46

Astana’daki barış görüşmelerine doğru

8 Yıl Önce Güncellendi

2017-01-17 15:56:51

Astana’daki barış görüşmelerine doğru
Ülkemiz artık bulunduğu bölgede ve denizaşırı ülkelerde meydana gelen olaylara duyarlı olduğu gibi müdahale eden bir güç haline geldi. Astana'daki Suriye görüşmeleri Türkiye'nin ısrarı ve dile getirmiş olduğu öngörü nedeniyle yapılacaktır.    Yavru vatan Kıbrıs, tarihi bağlarımız olan Suriye, Irak ve Balkanlardaki gelişmelerin hepsine bir şekilde müdahil oluyor ve sorunların çözümü için politika ürettiğimiz için içeride ve dışarıda başarımızı çekemeyen düşmanları üzerimize çekiyoruz.
 
Suriye'de 6 yıldan beri devam iç savaşta yaklaşık 600 bin masum hayatını kaybetti. 12 milyon insan yerinden edilerek başka yerlerde sığınmacı ve mülteci durumuna düştü. Ülkemiz başta olmak üzere Lübnan ve  Ürdün en çok Suriyeli mülteci barındırıyor. Rusya ve İran doğrudan Suriye'de savaşıyor. Ancak bu ülkelere giden Suriyeli olmadığı gibi onlarda ülkelerinin kapılarını Suriyelilere açmaya niyetli değiller.
 
Mülteciler konusu büyük bir trajediye dönüştü. Türkiye bu sorunun bir an önce bitmesini ve perişan halde olan Suriyelilerin yurtlarına dönmelerini ve insanca bir yaşam sürmelerini istiyor. Bunun için olmadık ülke ve liderlerle konuşuyor, fikir üretiyor. Şükürler olsun gittikçe ülkemizin öne sürdüğü fikir ve görüşler mantıklı ve insaflı olduğu içinkabul görmeye başladı.
 
Suriye krizi sadece Arap ülkelerinin değil aslında tüm dünyanın meselesi haline geldi. Fırsattan istifade eden İran bölgeyi Şia hilalinin içine almak, Rusya Akdeniz'de daha güçlü hale gelmek, İsrail güvenliğini ve Golan Tepelerindeki hakimiyetini perçinleştirmek isterken, Avrupa ve ABD politika üretemedikleri için her ne kadar denklem dışıkalmış olsalar da İngiltere'nin bölgedeki kökleri nedeniyle az da olsa zemin bulmaktadır. Ülkemiz ise bu gelişmelerden hiçbir maddi çıkarı olmadığı gibi milyarlarca zarara uğradı. Üstelik bölgeden kaynaklanan birçok terörist örgütüyle başı belaya girdi.
 
Bebek katili PKK ve onun Suriye'deki uzantısı olan PYD terör örgütü canlı bomba olarak yüzlerce vatandaşımızın ölmesine sebebiyet verdi. PKK/PYD terör örgütleriyle ortaklaşa hareket eden katil DHKP-C yetmezmiş gibi bunlara çapulcu Şii Haşdi Şabi, hain FETÖ ve dinsiz DEAŞ örgütleri de dahil oldu. Bu örgütlerin hepsinin arkasındaemperyalist güçler bulunmaktadır. Tek gayeleri ülkemizi bu kavganın ve yangının içine çekmek, ülkenin kalkınmasını durdurmak, halk arasında iç savaş çıkarmak veülkeyi bölmek. Bu şeytanca planlarını hayata geçirmek için ne kadar besleme ve hain ve dönme varsa hepsini birden sahaya sürdüler. Ama şükürler olsun ki başaramadılar. Dedeleri de başaramamıştı zaten....
 
Suriye muhalefeti sadece Türkiye'ye güveniyor
 
Biz bölgede oynanmak istenen oyunun farkındayız. Bu hain plan ülkemizi ve milletimizi de ciddi boyutta etkilediği için Rusya ile inisiyatif almaya başladı. Ortak politikauygulamaya başladı. İlk olarak 30 Aralık günü Suriye'de ateşkes ilan ettiler. Aksak ta olsa bu plan işliyor. Kazakistan'ın başkenti Astana'da bu ayın sonlarına doğru Suriye için barış planlarının görüşüleceği bir toplantının yapılması kararlaştırıldı. Her ne kadar ana aktör Türkiye ve Rusya ise de İran'da işin içine alındı. Çünkü bölgedeki en büyük çıban ve oyun bozan ülke olma özelliğini taşıyor. Daha önce dile getirmiş olduğumuz gibi şimdiki İran bölgemizin ikinci İsrail'i yanı terör devleti hükmündedir. Onun için İran'da Astana görüşmelerine kabul edildi.
 
Ülke heyetlerinin bürokratları görüşülecek konuları kendi aralarında müzakere etmek için oldukça yoğun çalışma yapılıyor. Eğer bir askılık olmazsa 23 Ocak'ta taraflar Astana'da bir masa etrafında toplanacak. Suriye'nin geleceği ve devam eden iç savaşın sona erdirilmesi ele alınacak. Ülkenin ve Baas rejiminin üretmiş olduğu terör örgütleri ile Batılı devletlerin kontrolündeki DEAŞ ve PYD gibi terör örgütlerinin tasfiye edilmesi sağlanacak. İran'ın güdümündeki Hizbullah ve çapulcu Şii Haşdi Şabiörgütlerinin ülkeden çekilmesi sağlanacak.
 
Cenevre görüşmelerinin devamı niteliğinde olduğu ısrarla vurgulanan bu görüşmelere BM katılacak. Sonuç alınması için ABD'nin davet edilmesi gerekiyor. Her ne kadar büyük şeytan ABD Suriye ve Ortadoğu politikalarında kendi başarısızlığından denklem dışı kalmışsa da bu toplantıya katılması sağlanmalıdır. ABD resmen terör örgütlerine yardım ediyor. Bu yanlış politika ileride ABD'nin başını çok ağartacak. Şimdiye kadar yaptığı gibi PYD, Haşdi Şabi  ve DEAŞ terör örgütleri destekleyerek iç savaşın durmamasını sağlayacak. Gönüllü olmasa da İran gibi zaruretten dolayı Sanırım ABD'yi bu toplantıya davet edecekler. Etmeleri de gerekir.
 
Suriye muhalefetinin tek güvendiği ülke Türkiyedir. Bölgenin ve halkın çıkarını gözetecek hakkaniyete sahip olması nedeniyle garantör ülke olmayı hak ettik. İran devşirmiş olduğu Şii ve Nusayri kesiminin, Rusya'da ele geçirmiş olduğu deniz ve kara üslerini korumak için garantörler arasına girdi. Ne acıdır ki bir Arap ülkesinin sorununu Arap olmayanlar oturup hallediyor.
 
Esed'in yerine yeni bir kukla aranıyor 
 
Beşşar Esed halkını katleden ve masum sivillerin üzerine kimyasal silah kullan gerçek anlamda bir cani ve katıl olduğu artık tüm dünyaca kabul edilmektedir. Bundan dolayı Esed ve ailesinin artık Suriye yönetiminde bir geleceği yoktur. O sadece kendini mahkemeye götürmeyecek ve cinayetlerden sorumlu tutulmamak için kendini korumaya çalışmakla birlikte Lazkiye'de küçük bir Nusayri devleti kurmanın peşindedir. Emperyalist çevreler ülkede Baas rejimin devam etmesinden yanalar.
 
Türkiye ve muhalifler bu rejimin devamını asla kabul etmiyor ve tasvip de etmiyor. Emperyalistler Esed'ın yerine yeni bir kukla arıyor. Savaş nedeniyle Avrupa'ya kaçan / kaçırılan bazı rejimin adamları var, Manaf Talas gibi şimdi bunlar üzerine oynamaya çalışıyorlar. Türkiye kaçakları değil ülkesi için mücadele eden kişilerin Suriye'nin yenikurucuları olması konusunda ısrarcı olacak.  
 
Esed ülkesinin üç parçaya bölünmesini istiyor. Lazkiye tarafında bir Alevi-Nusayri devleti, Orta kesimde Sünni ve Türkiye sınır bölgesinde de bir Kürt devletininkurulmasını istiyor. ABD ve AB'de aslında bunu istiyor. Böylelikle hem Türkiye hem de Sünni kesim rahatsız olacak ve bölgede iç savaş ve düşmanlıklar devam edecek. Türkiye ülkenin bütünlüğünden yana ısrarlı tutumunu devam ettiriyor.  
 
Barış görüşmeleri ve devam eden ateşkese rağmen Esed rejimi ve ona bağlı Şii milis terör grupları bilindiği gibi katliam yapmaya devam ediyor. Bunu bahane eden bazımuhalif gruplar Astana'daki toplantıya katılmayacaklarını bildirdi. İran ve Esed görüşmeleri baltalamak istiyor. Ülkede bazı sözde muhalifler kime karşı “muhalefet” ettikleri belli değil. DEAŞ ve PYD gibi belli odakların tetikçiliğini yapıyorlar. Rejim halkın su kaynağını bombaladı. Şam'ın hayat pınarı olan Barada Vadisini bombaladı. Milyonlarca insanın içme suyunu kesti. Halkın bölgeden çıkmasını ve barış masasına oturduğunda elinde fazla toprak parçasının olmasının peşinde.
 
Etrafta bulunan cami ve parklardaki çeşmelerden su almaya giden sivilleri katleden Şii milisleri ve Esed'ın çapulcuları halka ısrarla bu toprakları terk etmeleri söyleniyor. Rejim varil bombalarıyla su kuyruğunda bekleyen kadınları ve çocukları katlederken bir yandan da Barada Vadisi'nde en son 5 ve 7 ocak tarihlerinde 5 kez klor gazı kullandı. Astana tarihi yaklaştıkça şeytanın askerleri katliam ve canavarca eylemlere ağırlık verdiğini görüyoruz.   
 
Bölgemizde akan kanın bir an önce durması ve barışın hakim olmasını ve Astana'daki görüşmelerin hayırlı sonuçlar vermesini temenni ediyorum.    

Haber Ara