Dolar

32,5908

Euro

34,7983

Altın

2.425,80

Bist

9.645,02

ANALİZ - Eski AB Bakanı Dedeoğlu, Türkiye-AB zirvesini AA'ya değerlen

ANALİZ - Eski AB Bakanı Dedeoğlu, Türkiye-AB zirvesini AA'ya değerlendirdi

9 Yıl Önce Güncellendi

2015-11-30 19:02:04

ANALİZ - Eski AB Bakanı Dedeoğlu, Türkiye-AB zirvesini AA'ya değerlen
Eski AB Bakanı Beril Dedeoğlu, Türkiye-AB zirvesine ilişkin değerlendirmelerini AA için kaleme aldı.

Dedeoğlu, AA için yazdığı makalesinde şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yeniden canlanan AB sürecinin sacayakları

Önce Suriye krizi nedeniyle ortaya çıkan göçmen sorunu, ardından Rusya'nın askeri olarak bölgede hakimiyet kurma girişimleri, AB'nin yeniden Türkiye'ye bakmasını sağladı ve tarafların kaderinin ortak olduğunu ortaya koydu.

AB'nin yasa dışı yollardan üye ülkelere giden göçmenlere dair bir öncelik geliştirmesiyle birlikte Türkiye ile işbirliğinin çerçevesinin de yeniden ele alınması ihtiyacı doğdu. Bu, Türkiye ile ilişkilerin müzakereci bir devlet olarak mı yoksa üçüncü bir devlet olarak mı geliştirileceği yönünde bir karar anlamına geliyordu.

AB, karar vermeden önce Türkiye'nin tavrını görmek için sadece taraflar arasında imzalanabilecek bir "göç eylem planı"nın Türkiye tarafından kabul edilip edilemeyeceğini tarttı. Türkiye, bu tür ortak planın ancak aile içi iş bölümüyle hayata geçebileceğini belirtince, AB konuyu daha geniş bir perspektifin içine yerleştirdi. Bu geniş perspektif, müzakere sürecinin yeniden canlandırılması ve karşılıklı güvenin yeniden inşası idi. Diğer bir ifadeyle AB, Türkiye'nin üye olmasına yönelik iradesini ortaya koyma kararı aldı.

- AB'nin Türkiye ile müzakereleri canlandırma iradesinin göstergeleri

Türkiye'nin beklentilerinden biri, Türkiye'nin yeniden AB zirvelerine davet edilmesi ve aile fotoğrafında yerini almasıydı. Türkiye'nin yılda iki kez zirvelere katılmasına karar verildi. Bu zirvelerden birinin Türkiye-AB zirvesi olacağı kesinleşirken diğerinin rutin AB zirvelerine müzakereci devlet olarak katılacağı bir zirve mi olacağı ise açıklık kazanmadı.

Müzakere başlıkları konusunda ise zaten açılması beklenen 17. Fasıl'ın (Ekonomik ve Parasal Politikalar) 15 Aralık'ta açılmasına karar verildi. Ancak esas önemli olan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) tarafından blokaj uygulanan 23. (Yargı ve Temel Haklar), 24. (Adalet, Özgürlük ve Güvenlik), 26. (Eğitim ve Kültür), 15. (Enerji) ve 31. (Dış, Güvenlik ve Savunma Politikası) fasıllarda tarama süreçlerinin başlatılmasına karar verilmiş olması. Bu, Kıbrıs'ta mart-nisan aylarında sonuçlanacak referandumla bir çözüme ulaşılırsa, hemen açılmaya hazır başlıklar olduğu anlamına geliyor.

- Yasa dışı mülteci sorununun çözümü

Taraflar arasında onaylanan belge, işbirliğinin üç boyutuna işaret etmekte. Birincisi, yasa dışı göç ile yasal mültecileri birbirinden ayıracak ortak mekanizmanın kurulması, ikincisi yasa dışı göçün ortak faaliyetlerle engellenmesi, üçüncüsü ise Türkiye'deki göçmenlerin durumlarının iyileştirilmesi.

İlk iki boyut, hem alanda ortak çalışmayı hem bilgi paylaşımını hem de pasaport ve gümrüklerden geçiş prosedürlerinin eşleşmesi gibi girişimleri gerektiriyor. Son boyutta ise AB'nin yıllık en az 3 milyar avroluk bir yardımı söz konusu. Bu miktarın 500 milyonu AB bütçesinden, yaklaşık 100-150 milyonu kullanılmayarak iade edilen IPA fonlarından, geri kalanı da üye devletlerden sağlanacak ve doğrudan Suriyeli göçmenler için kullanılacak.

- Geri Kabul Anlaşması ve vize serbestisi

Geri kabul anlaşmaları, üyelik süreci için zaten gerekli olan anlaşmalar. Türkiye, bu konudaki pozisyonunu daha önce vize serbestisi konusuna bağlamıştı. Bugün yapılan, bu iki konunun yaklaşık bir yıl kadar öne alınması. Geri kabul anlaşması, Türkiye'den geldiği kesinleşmiş yasa dışı göçmenlerin Türkiye'ye iadesi anlamına geliyor. Eğer iade edilen kişilerin Türkiye'ye nereden geldikleri belli ise ve Türkiye'nin de o ülkelerle geri kabul anlaşması varsa, bu kişilerin ilgili ülkeye gönderilmesi de mümkün.

Bu konudaki en hassas mesele, yasa dışı göçmenlerin Türkiye'den geldiğine dair kanıtların toplanmasında ve bu kişilerin menşe ülkelerinin tespitinde yaşanacak gibi. İspatının yapılabileceği olası göçmen sayısının ise ancak binlerle ifade edilen sayılarda olduğu tahmin edilmekte. Ayrıca, 2016 sonbaharında yürürlüğe girse de işletiminin zaman alacağı ve kesin sonuçlara ulaşılmasının da oldukça zor olduğu bir anlaşma söz konusu.

Öte yandan, bu girişimle nereyse eş zamanlı olarak, birkaç ay sonra yürürlüğe girecek vize serbestisi konusunda da benzer bir durum geçerli. Türkiye, vize serbestisi için gerekli tüm prosedürel ve kısmen de siyasi önkoşulu yerine getirdiğinde bile, üye ülkelerin Schengen uygulamasını askıya alıp ulusal egemenlik haklarını devreye sokmaları mümkün.

Geri kabul anlaşması ve yasa dışı göçle mücadele konusunda ilk adımları Türkiye atacak. Eğer AB kendi vaatlerinden vazgeçer ya da mühletleri uzatırsa, Türkiye de yaptıklarından vazgeçecek ya da zamana yayacak. Ancak, karşılıklı güven ve Türkiye'nin üyeliği yönünde bir irade olduğu sürece, AB-Türkiye zirvesine konu olan tüm başlıklarda yol alınması, alınmamasından daha mümkün."

Haber Ara