Dolar

32,5104

Euro

34,9083

Altın

2.423,87

Bist

9.722,09

AGD'ye mektup

9 Yıl Önce Güncellendi

2016-06-28 15:10:50

AGD'ye mektup

Salih Turhan Bey'e

Muhterem başkanım;

Malumunuz veçhile usulsüzlük vusulsüzlüktür. Başkanı olduğunuz kuruma mensup olan bazı kardeşlerimiz gündeme dair tepki verdiklerinde eteklerindeki bütün taşları döküyorlar. Bu taşlar batıl olan işe diye çıkıyor fakat son noktada muhatabın onuruna, haysiyetine dokunuyor. Netice böyle olduğu zaman hak adına atılan taşın haksız kalmasına neden oluyor.

Dilerseniz örnekler üzerinden gidelim:

AGD'de yönetici olan bir büyüğümüz zamanında şöyle bir yorum yapmıştı : (Aynen aktarıyorum) “elamın bir suçu yok. o seçim döneminde üzerine düşeni yapıyor, muhafazakar cenahta vazifesini yerine getiriyor, sayın erdoğan'ı ümmetin sevdiğini, ak parti'ye o vermenin sayın erdoğan'ı dolayısıyla ümmeti sevindireceğini ve kendi tercihinin bu yönde olacağını deklare ediyor. Şimdi buna rağmen bahsi geçen elemanın merhum erbakan'a ‘canım öğretmen-aziz öğretmen' deyip milim sapmadan yolundan yürüdüğüne dair deliller oluşturan arkadaşlar kendilerini mi kandırıyorlar yoksa milli görüşçü gençleri aynı dokuya alıp bir şekilde ifsat edebilmek için mi gayret ediyorlar?”

Bu yorum 25 Ocak saat 10.03'te yazıldı. Dikkatli okuyan herkes yorumda kimden bahsedildiğini bilir.

Bir başka örnek daha verelim ve ne demeye çalıştığımızı izah edelim:

Yine çalışmalarına dualar ettiğim bir büyüğümüzün Türkiye-İsrail gündemi üzerinden yorum yaptı. Şöyle ki:

“Binlerce ayet ve hadisi ezbere bilmesine rağmen İsrail'le anlaşmaya sessiz kalmak bir ilim adamının başına gelebilecek en büyük musibettir.”

Bu iki yorumun ne derece haklı ne derece yanlış olduğu üzerinden değerlendirme yapmayacağım. Mesele bu iki yorumun hedefindeki insanların Ümmet için değeri. Hedefte olan iki muhterem hocamızın yanlışları olabilir. Ve bu yanlışlar dile getirilmelidir. Buna bir itirazım olamaz. Fakat bu üslupla yapılan yorumlarda hocalarımızı hedef tahtasına koymak onlar üzerinden dinimize zarar veriyor. Onların şahsi savunma haklarına girmiyorum. Derdim dinimin zarar görmemesi.

Bunun yanı sıra “herkesin önünde ilim adamlarını eleştirmek ne derece doğru? Onları bu şekilde değerlendirmek kazanç mı olur yoksa kayıp mı?” sorularını şahsınız nezdinde ehli vicdana soruyorum. Ya da “uygun bir dille” umuma açık hatayı umumda düzeltebiliriz. Mesele de bu, mensuplarınızın birçoğu “uygun bir dil” yakalamadığı için bu dili kamuya açık alanda kullandıklarında “taraf” kazanmış oluyorlar. Bu durumda hata çoktan unutuluyor. Yerini “yorumlar” alıyor.

Yine gündem için “İsraildostuErdoğan” diye bir etiket açıldı. (AGD açmadı) Bu etiket altında yazanları şöyle bir taradım. AGD'li kardeşlerimiz yine orada. Tanıdıklarımın sosyal medya hesaplarına baktım. Örnek verdiğim yorumlardan aldıkları yetkiyle önüne geleninin imanını tıraşlıyorlar. Bunu direk olarak yapmıyorlar tabi. “Asıl ehl-i sünnet şudur, siyonist bilmem nesi…” şeklindeki değerlendirmeyle modern bir tekfir dili kullanılıyor.

Tepki vermekte haklıyız. Sizin yanınızdayım. Fakat bu etiket altında yazmak neye hizmet eder?

Ahlâk çerçevesinde okumanın mümkün olmadığı yorumlar ve değerlendirmelerin kazandırdığı bir kazanım var da ben mi göremiyorum?

Doğru bir yöntemle doğru bir çizgide eleştiri yapmak ve tavır koymak yerine bu tarz yaklaşımların karşı tarafta bir şey ifade etmeyeceğini aksine hataya gözü kör edeceğini bir tek ben mi görüyorum?

Başkanım,

Malumunuz bir başka yüz akımız İHH mezkûr hadiseye tepki verdi. Biz de bu tepkinin altına imzamızı attık. Fakat yine teşkilatınızda görev yapan bir büyüğümüzün İHH kuruluşunu tebrik ettiği dile bakın:

“İsrail'le anlaşmayı bu sefer ‘Dil Sürçmesi' ya da ‘Bürokratların izgüzarlığı' olarak değerlendirmeyip AGD'miz gibi anlaşmaya karşı olduklarını açıklayan kardeşimiz İHH'yı tebrik ediyoruz. Duamız bedeli ne olursa olsun bu duruşunu sonuna kadar devam ettirmesidir…”

Tebrik dilini sizin takdirinize bırakıyorum. İşte bu be buna benzer üsluptaki yorumlar, değerlendirmeler AGD'ye mensup olan kardeşlerimizin dil kılıcıyla onur katline cevaz veriyor.

Bu tarz yaklaşımlar neye neden olur?

- Karşı tarafın hatasını görmesine engel olursunuz.

- Bu yorumların peşinden giden gençlerimiz bu tarzdan aldıkları yetkiyle hadlerini aşarlar. Milimetrik bir hata neticede kilometrelere neden olur.

- Bu dili benimseyenler 10 yıllık plan yapmak yerine gündem yorumcusu olurlar.

- Fakülte gündemlerinde ilim olması gerekirken “yorum” olur. Ve başkanım siz daha iyi bilirsiniz ki “yorum” siyonist tankı devirmiyor.

- Köpük gençlik inşa ederiz. Bayrak asan, organizasyon yapan ama fakülte derslerini alttan alan ve sürekli konuşan bir gençlik inşa ederiz.

Muhterem büyüğüm,

Aslında katıldığınız organizasyonlarda gençlerimize bahsetmeye çalıştığım hususlarda uyarılar yaptığınızı biliyorum, duyuyorum. Eğer “Gel şehir şehir gezelim. Seminerler verelim. Taşın altına elin koy.” derseniz çekinmeden yanınızda olduğumu bildirmek isterim.

Derdim körlemesine bir eleştiri değil. Derdim haklı davayı haksız hâle getiren uygulamaları (niyetlerinin iyi olduğundan şüphem yok) irşad etmek. Ve buna benzer tarzda yaklaşım sergileyenlerin AGD'mize zarar verdiğini, içeride iyi işler yapmaya çalışan kardeşlerimizin emeklerinin yıkılmasından korkuyorum.

İsrail ile işbirlikçi denilen partinin Müslüman mensuplarını rencide etmeyen tebliğ dili keşfedilmediği sürece kurum ve güttüğü dava kaybedecek. Buna rağmen gençler, o partiye oy verenleri hata yapmış olarak görecek ama kendileri onları o hataya sürüklediği için masum kalamayacak.

Tebliğ dilini aramak için çalışmak gerekir başkanım.

Dedim ya başkanım, dil önemli. Çok önemli.

Haber Ara